tag:blogger.com,1999:blog-30199843133708666652024-03-13T09:19:33.496-07:00KİMSE OKUMASIN DİYE ...Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.comBlogger236125tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-72738914664831825562013-10-04T10:32:00.000-07:002013-10-04T10:32:35.978-07:00Hayatta kendisine benim kadar kötü davranan biri var mıdır acaba? Kendime tahammülüm hiç yok. Her sabah kalktığımda birbirine benzeyen günlerden biri daha başlayacağı ve yine kendimle başbaşa kalacağım için hep uyumak istiyorum. Hİç uyanmadan hep uyumak ve gerçek olmadığın bilsemde rüyalarımda tamamen kendimin kurguladığı bir hayat yaşamak istiyorum. Inception'da bahsedilen şeyi ben yıllardır hayal ediyordum ama adamlar film yapmış. (Bir fikrim daha ticarileşmiş oldu ne mutlu bana !)
<br />
<br />
Elimde bir güç olsa A'dan Z'ye kendime dair herşeyi değiştirirdim. Ama asla, bana verilenlerin fazlasını istediğimden değil. Bana verilenlerin hakkını veremediğimden muzdaribim. Sanki verilen tüm nimetlerin hakkını veriyorum da daha fazlasını isteyebileyim. Ne büyük bir gaflet olurdu (!)
<br />
<br />
Aslında burada bir çelişki var. Bir yandan kendisi ile barışık biri olduğumu iddia edebiliyorken bir yandan da hala birşeyleri değiştirmeyi düşünebiliyorum. Bana da garip gelen bir durum. Ama aslında eskiden kendime daha çok işkence ederken şimdi daha az ediyorum. Aradaki fark sadece bu.
<br />
<br />
Ben kendimi bildim bileli bir ilerleme, bir aşma, bir geliştirme triplerindeyim. Neyi aşıcam, neyi geliştiricem adını hiç koymadan sürekli olarak mevcut durumumdan bir tatminsizlik haleti ruhiyesi var. Bu işin sonu da nereye varacak bilmiyorum ama gerçekten böyle olmaktan çok sıkıldım.
<br />
<br />
Basit, renksiz, durağan bir hayata sahip olarak ve hiçbirşey üretmeden, kimsenin hayatında önemli biri olamadan ölmekten çok korkuyorum.Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-75337180872509390912013-05-14T06:39:00.001-07:002013-05-14T06:39:10.487-07:00Lütuf'a Yeni Bir Bakış<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-aeCz9tCUlwE/UZI-RQXz03I/AAAAAAAAA4k/hV9P0npgAvA/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-aeCz9tCUlwE/UZI-RQXz03I/AAAAAAAAA4k/hV9P0npgAvA/s1600/images.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
Hani biz lütuf olarak bazı şeylere sahip olduğumuzu düşünüyoruz ya ... aslında sadece bize verilenler değil aynı zamanda istediğimiz halde bize verilmeyenlerin de lütuf olduğuna inanıyorum.<br />
<br />
Bizi kendi nefsimizden koruyan en önemli şey sahip olduğumuz irade değil aslında bize nasip olmayan ama çok istediğimiz şeyler. Zira, bu istediğimiz şeyler genelde nefsimizin hoşuna giden ve bizi bozacak şeyler. Halbuki bu bozucu şeylere sahip olamadığımızda bize bir lütuf verilmiş oluyor ve bunun genelde çok fazla idrakinde değiliz.<br />
<br />
Kendime bir nebze olsun hatırlatma olması dileğiyle...<br />
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-43587027800873659292013-04-20T11:09:00.002-07:002013-04-20T11:09:13.664-07:00Paradigma Değişikliğine Davet<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-e4F0AATWUxQ/UXLZo21jR9I/AAAAAAAAA4A/EZVOcKLkVIU/s1600/xmartian.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="312" src="http://2.bp.blogspot.com/-e4F0AATWUxQ/UXLZo21jR9I/AAAAAAAAA4A/EZVOcKLkVIU/s400/xmartian.gif" width="400" /></a></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Paradigmaya olan sessiz isyanımı artık içimde yaşadığım günlerin sonuna geldik. Mevcut paradigmayı reddetmeye ve yeni paradigma oluşturmaya bütün entelektüelleri davet ediyorum.<div>
<br /></div>
<div>
Şimdi yukarıdaki cümle ile giriş yaptığımda sanılacak ki hayatımı baştan aşağı değiştirecek bir karar alarak azık torbamı da sırtıma yüklenip dervişliğe başlayacağım. Aslında ruhumda ki isyan bu tür bir şey yapmaya oldukça uygun bir iklimi sunuyor ama komformizim mikrobu vücudumu istila etmiş durumda ve sürekli korku hormonlarımı tetikliyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Benimkisi asil ve bedeli ödenen bir isyandan ziyade ehlileştirilmiş bir eşkıyalık O yüzden entelektüel triplere girmekten ziyade haddimi bilerek bunu kabullenmeyi tercih ediyorum. Belki asalet isyanda ama en azından onurumu ve zihnimin özgürlüğünü bu şekilde elde edebileceğimi umut ediyorum.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Diğer yandan neo liberal paradigmayı kökünden söküp atarak bize ait özün asli paradigmasını hayata geçirebilecek her türlü oluşuma girmeye hazırım. Sadece bende ki yetenek, birikim ve en önemlisi de cesaret bu tür bir hareketi tetikleyecek çapta değil. Benden sadece bir er olur. Savaşı başlatacak ve kazanacak bir general değil.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-54283104903816995652013-02-27T11:35:00.000-08:002013-02-27T11:35:43.249-08:00Kendime Katlanmak<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-_DLpOdKyhmQ/US5f9B0E-OI/AAAAAAAAA3Y/roxEElhglNo/s1600/101d5b304dbec2e8450875769a4339e3_1356989054.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-_DLpOdKyhmQ/US5f9B0E-OI/AAAAAAAAA3Y/roxEElhglNo/s320/101d5b304dbec2e8450875769a4339e3_1356989054.jpg" width="317" /></a></div>
<br />
Bir şey itiraf etmem gerekiyor. Bazen hasbel kader sosyal ortam paylaştığım insanlara haksızlık ediyorum. Onlardan bana tahammül etmelerini ve hatta bazen de katlanmalarını bekliyorum. Ama aslında ben bile kendime katlanamıyorum.<br />
<br />
Acilen insanların bana katlanmalarını beklemekten vazgeçmeliyim ama bir türlü bu hissiyatıma engel olamıyorum. Belki bu gayet basit bir beklenti belki de hayattan istenebilecek en zor şey. Emin değilim gerçekten.<br />
<br />
Tek emin olduğum bu beklenti ile yaşamaya devam etmenin bana zarar verdiği ve de hiç de mantıklı olmadığı. Kendime katlanamazken bubeklentim oldukça tezat oluyor.<br />
<br />
Kendime katlanamama durumu aynı zamanda beni hızla anti sosyalliğe itekliyor. Hiçbir sosyal ortam beni içinde olmaktan mutlu etmediği gibi insanlarla herhangi bir şey paylaşma ya da en basitinden iyi vakit geçirebilme yetim neredeyse tamamen köreldi.<br />
<br />
Allah belki sonumu hayır eder diye ummaktan başka da sebepler dairesinde bir çözümüm yok şu an.Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-61415790787565901162013-02-22T13:22:00.001-08:002013-02-22T13:22:44.406-08:00Tüketiyoruz ama Nece Tüketiyoruz<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-KsDnfRFF8VA/USfhlkImx2I/AAAAAAAAA2w/YdVR79Pu-1w/s1600/indir.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-KsDnfRFF8VA/USfhlkImx2I/AAAAAAAAA2w/YdVR79Pu-1w/s1600/indir.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Harala gürele yaşamaya tekrar döneli neredeyse 8 ay oldu. Hizmetlisi olduğum kapitalist sisteme olan hayranlığım ve tiksintim de yeniden depreşti.<br />
<br />
Sisteme hayranım zira; kendini insani zaafları kullanarak sürekli yeniliyor ve kendine tâbi olanları kendi iradeleri ile esir ediyor. Yeryüzü tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir gelişme bu.<br />
<br />
Sistemden bir yandan da tiksiniyorum çünkü tek geçerli tutum "sahip olmak" ve "tüketmek". Tüketebildiğin kadar tüket hatta tüketemeyebileceğin kadar bile tüket. Yuuhhhh diyene kadar tüket...İşin özeti bu.<br />
<br />
"Sahip olmak" için vazgeçtiğimiz ruh dinginliğini avm lerde satın aldığımız şeylerle telafi gayretindeyiz ama o kadar eminim ki bir çok kişi için satın alma ameliyesi çok kısa bir tatmin hissinin ötesinde fayda yaratmıyor. Bu tatmin geçtikten sonra yine o kof ruhumuzla başbaşa kalıyoruz.<br />
<br />
Tabii bir de sahip olduklarımızla sosyal statü edinebildiğimiz bir çevrede yaşadığımızı da atlamamam lazım. Çok zor edinilebilen karakter özellikleri yerine parası olan herkesin alabileceği materyaller sayesinde sıradanlaşan bir statü algısı var artık. Bence asıl konu da tam burası. İnsanlar artık aldıkları ya da almayı hayal ettikleri şeyleri kendilerine getireceği kullanım özelliklerinden çok diğer insanların onlar hakkındaki düşüncelerini olumlu etkileyeceğini umarak / planlayarak alıyorlar. Bu da ihtiyaç duyulduğu için değil "desinler" diye alınan şeylerle hayatımızı doldurduğumuz anlamına geliyor. Velhasıl kelam kapitalizm bu bitmez tükenmez gelişimini bu tür zaaflarımıza borçlu.<br />
<br />
...Ve Tanrı Kapitalizm'i Yarattı...<br />
<br />
<br />Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-41608639971228063582013-01-30T11:03:00.001-08:002013-01-30T11:03:34.776-08:00Hayat Beklenlentileri<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-xYEzFRGQ7zI/UQludLSobXI/AAAAAAAAA2I/59SYszCnq-8/s1600/gLnXy.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="193" src="http://4.bp.blogspot.com/-xYEzFRGQ7zI/UQludLSobXI/AAAAAAAAA2I/59SYszCnq-8/s320/gLnXy.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Hayattan çok az şey bekleyenler için hayatın zor olmaması gerektiğini düşünüyorum.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Ama hep yanılıyorum...</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Ve..Düşünüyorum: Hayatı yaşanmaya değer kılacak ne var?</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
</div>
Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-90947140074765916892012-12-30T06:57:00.000-08:002012-12-30T06:57:04.189-08:00KITCHENETTE, Belçika Usulü Waffle ve Yalnızlık<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-TFqRF1hDRCQ/UOBWNK8Xd9I/AAAAAAAAA1Y/lMFYFSw6_II/s1600/indir.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-TFqRF1hDRCQ/UOBWNK8Xd9I/AAAAAAAAA1Y/lMFYFSw6_II/s1600/indir.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
Dün akşam itibari ile arkadaş olarak adlandırdığım şahsiyetlerden bekar kalan sonuncusunu da kayıp ettim. Bütün camia olarak yastayız. Hali ile beni yine bir yalnızlık psikolojisi kuşatmış durumda. Ayrıca, arkadaşım adına sevinmem gerektiği halde böyle hissettiğim için de ayrı bir aşağılık adam hissiyatım var ki ondan hiç bahsetmeyeyim.<br />
<br />
Bir pazar gününde birkaç yüz lira harcayarak kendimi iyi hissedebileceğimi sanmıştım ama Capacity bile şu an ki psikolojime iyi gelemedi. Kitchenette tamamen bilinçli tercihlerimin neticesinde yediğim kazık belki kendime getirir beni ama an itibari ile umut yok.<br />
<br />
Haftasonu bir şeyler yapabileceğim son insan da artık aramızdan ayrılınca yalnız başına yenilen Belçika usulü waffle ile çay sadece ağzımı tatlandırdı o kadar. Halbuki 2 çift lafın belini kırmaya olan ihtiyacım yerli yerinde duruyor.<br />
<br />
Her geçen gün insanların neden evlendiklerini daha iyi anlamaya başlıyorum. Tamamen yalnızlıktan...Yoksa ideal eş, aşk, sevgi, muhabbet falan hep yalan. Çoğu kişinin bunları bulana kadar aramaya mecali ya da sabrı yok. Geriye benim gibi arayan bir küçük azınlık kalıyor ki onların da hali içler acısı (Bknz: Şekil 1-a)<br />
<br />
Yine de aramakla bulunmaz bulanların ise sadece arayanlar olduğu felsefesine bağlıyım. Bu zaman kadar bekledim daha azına razı olmaya niyetim yok. En kötü ihtimalle pazar günlerimi çay, waffle ve kitap eşliğinde kitchenette yalnız geçiririm. Ne de olsa alışırım bir gün.<br />
<br />
Napalım ?<br />
<br />
<br />Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com19tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-82329656615248683952012-12-18T09:41:00.000-08:002012-12-18T13:41:16.978-08:00Nefes Almak<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-ae4E-jsmqaY/UNCqpMUJN3I/AAAAAAAAA0w/MS5Ne4gzKC0/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-ae4E-jsmqaY/UNCqpMUJN3I/AAAAAAAAA0w/MS5Ne4gzKC0/s1600/images.jpg" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
Bugün sabah namazına kalktığımda bir perişanlık hissettim. Çok zor kalktığım gibi bir halsizlik de vardı. Bir de canım fena halde işten kaytarmak istiyordu. İtiraf ediyorum...<br />
<br />
<br />
<br />
Bu yüzden işe gitmedim ki bu benim için oldukça sıra dışı bir davranıştır. Evde kalıp biraz ekstra uykunun üstüne keyif çattım. Kendimi resetledim de diyebiliriz. Yeni işe başladığımdan beri bir kaos içinde yaşayıp gidiyorum. Durup düşünmeye ve nasıl bir hayatım olduğunu değerlendirmeye ihtiyacım varmış meğersem.<br />
<br />
Üzerimde hissettiğim baskını üstesinden gelmenin yollarını bulmam gerekiyor. Bugünkü düşünsel aktivitelerimin sonucunda ulaştığım tek cümlelik sonuç bu. Ama aslında daha büyük problem neden üzerimde baskı hissettiğim.<br />
<br />
Gayet normal ve rahat bir hayatım var. Herhangi bir şeye karşı hırs duymuyorum ya da eksikliğini hissettiğim büyük bir şey yok. Olsaydı daha iyi olacağımı sandığım bazı şeyleri hala hayattan bekliyorum tabii ki ama bunlar olmazsa ne üzüleceğim ne de büyük hayal kırıklığına uğrayacağım.<br />
<br />
İlginç olan şey ise hayatımı daha iyi yapacağını düşündüğüm hiçbir şeyin maddi şeyler olmaması. Sanırım bu yaşadığım ortamla yaşadığım en büyük ikilem. İnsanlardan çok ciddi olarak hayattaki beklentilerim açısından ayrışıyorum bu da etrafımı anlamamı ya da etrafımın beni anlamasını zorlaştırıyor. Evim yok, arabam da yok. Yaz tatillerinde de fellik fellik dolaşmıyorum ya da kızların peşinden de koşmuyorum. İstesem bunların hepsini biraz kasarak da olsa elde edebilirim. Ama neden kasayım ki? Hele bir de günaha girmeyi de beraberinde getirecek süreçlerden Allah korusun.<br />
<br />
Bazıları için büyük imtihan olabilecek şeyler benim için çok basit aslında ve bunu Allah'ın büyük lütfu saymışımdır. Müptelası olduğum komformizim haricinde bu hayattan beklentisi olmamak yaşanılabilir bir ömür için çok kolaylaştırıcı bir unsur.<br />
<br />
İşte tam bu noktada bir süredir yaşadığım stres ve hissettiğim baskının anlamını veremiyorum. Yaptığım işte Türkiye'de sayılı kişilerden olduğuma inanıyorum. Sapık gibi kapitalizme daha çok hizmet edicem diye insanlığımdan çıkmaya niyetim yok. Kendini geliştirme geyikleri altından o kurs senin bu sertifika programı benim dolaşmayacağım. Canım isterse ve yalnızca canım isterse belki bazı kurslara gidebilirim o kadar. Düzenli bir gelirim var ve bu da bana aileme rahatlıkla bakma imkanı veriyor ki Allah'ıma en çok bu konuda şükrediyorum. Bir yere CEO olmak için kassam belki olabilirim ama ceo olanları görünce pek de iyi bir şey olduğunu sanmıyorum. En azından benim için.<br />
<br />
Durup dururken kendi kendime dert edinmeye başladığım konuları bugün tekrar düşününce kendimi resmen ayıpladım. Hem de kendime şunu tekrar hatırlattım:<br />
<br />
"Müslümanın derdi olmaz."<br />
<br />
Dert edinecek ahiretini ve davanı dert edin. Geri kalan şeyleri dert etmek de nerden çıktı ki...Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-26132864835635735312012-12-11T12:00:00.001-08:002012-12-12T11:43:35.064-08:00Çin Yetmedi bir de HongKong...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-gVuZO7nvQ20/UMeQboXrexI/AAAAAAAAA0E/_G6dyZA1r_0/s1600/DSCF1397.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://3.bp.blogspot.com/-gVuZO7nvQ20/UMeQboXrexI/AAAAAAAAA0E/_G6dyZA1r_0/s320/DSCF1397.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Avrupa kıtası bana dar geliyor. Soluğu sarı benizlilerin diyarında aldım.<br />
<br />
Hongkong ile başlayana 1 haftalık bir tur sonucunda Çin'i de görmüş olduk efenim. Hee dersen "gördün de ne oldu?" bu soruya verilecek tatmin edici bir cevabım mevcut değildir.<br />
<br />
Hongkong ile başlayacak olursak söylenecek ilk şey bu kadar uzun süre uçacaksan en iyisi bussiness class uç derim. Gerisi sefillik. Bir de jetleg neymiş onu da anladım bu sayede. İnsanın şaftını kaydıran bir olaymış vesselam. Gerçi asıl jetleg dönüşte oldu o ayrı...<br />
<br />
Küçücük bir ülke olarak Hongkong anakaradan oldukça farklı. İnsanların fiziki özellikleri, maddi durumu, para birimi ve direksiyon yerleri bambaşka. Çok kibar ve medeni insanlar öncelikle. Zenginlikte aşmışlar ama bu zenginliğe değecek yaşam koşulları olduğunu düşünmüyorum zira mekanlar hep dar ve çok pahalıymış.<br />
<br />
Hava her daim sıcak. Burada 10 dereceyken ertesi gün 30 dereceye indim. Bu da insanı sersem eden bir durumdu ama havadan daha çok koku beni perişan etti. Sıcak havada pis kokan bir ülke. Çekilmezdi. Alışmak gereken bir koku ve dietleri var.<br />
<br />
Çin'e geçiş ise çok kısaydı. Shanghai'a oradan da Soujou (inşallah doğru yazmışımdır) ya geçtik. Muhteşem bir otelde kaldık. Burada tek sorun ise her zaman gibi yemekti.<br />
<br />
Çin beklediğim çok ötesinde temiz ve düzenli bir yerdi. Mesafeler arası oldukça uzun olmakla beraber heryer otobandı. Tabii, benim gittiğim yer tüm Çin'de ki en zengin yer olması nedeniyle Çin'im genel durumunu yansıtmayabilir ama yinede etkileyici bir ortamdı.<br />
<br />
Yalnız Çin'liler çok kaba insanlar. Garip bir yapıları olduğunu düşünüyorum. HongKong ile iki ayrı dünyaydı . Bir de tüketim alışkanlıkları hızla batılılaşmış resmen. Bundan birkaç yıl evvel Çin'de çalışmam için yapılan bir teklif esnasında araştırmıştım ve orada yaşamış birkaç tanıdık Çin'in Avrupa gibi olduğunu söylemişti.<br />
<br />
Her neyse artık yeni denizlere yelken açma zamanı geldi. Geriye kaldı 5 kıta :)<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-IXnm6DTiJB8/UMeO6lWFMZI/AAAAAAAAAz8/8IoSnqedv4w/s1600/DSCF1457.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://1.bp.blogspot.com/-IXnm6DTiJB8/UMeO6lWFMZI/AAAAAAAAAz8/8IoSnqedv4w/s320/DSCF1457.JPG" width="320" /></a></div>
Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-65253983130124910402012-12-06T11:45:00.000-08:002012-12-06T11:45:21.479-08:00Görmemişin I-Phone 5'i Olmuş, Simkart Bulamamış<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-a3Gs2s41aXI/UMD0ewzn5PI/AAAAAAAAAzU/Eqb6zadelEg/s1600/iphone-5-2012-09-14-600-21.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://1.bp.blogspot.com/-a3Gs2s41aXI/UMD0ewzn5PI/AAAAAAAAAzU/Eqb6zadelEg/s320/iphone-5-2012-09-14-600-21.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Şimdi efenim benim teknoloji ile olan alakam düşük düzeydedir. Kaldıki cep telefonunu mecburiyetten kullanan biriyim.<br />
<br />
Özellikle iş telefonum her çaldığında cep telefonunu icat eden şahs-ı muhtereme ağza alınmayacak şekilde duygu düşüncelerimi ifade ediyorum. Hiç susmaz mı arkadaş bir telefon. Telefondan bu kadar nefret eden biri olarak da gidip de bir telefona bilmem kaç X lira para vermek beni bozar.....DI<br />
<br />
En son telefonu vodafone dan kampanya ile almış ondan önceki telefonu da benzince de dağıtılanlardan seçmiş biri olarak benim i phone 5 almam tüm yurtta ve yawru vatan kıbrıs'ta şaşkınlıkla karşılandı.<br />
<br />
Bununla beraber görmemişin oğluna yaptığını ben de i phone a yaptım. Sim kartı nano muymuş beyefendinin. Lan ayda yılda bir telefon aldık onun da kartı otantik nanoş bişi çıktı. Uyuz oldum. Siparişle getiriyorlarmış haspalar. İnsanın parası ile rezil olması bu mudur :))) Hiç param olmadığı için çektiğim rezilliklerin içerisinde bu cinsi yoktu. Tecrübe işte...Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-79966015458769203292012-11-26T02:32:00.002-08:002012-11-26T02:32:23.377-08:00Allah'a Sığınıyorum<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-CmI-4bk4iW4/ULNEywRPZ5I/AAAAAAAAAys/yptxCnjId7E/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-CmI-4bk4iW4/ULNEywRPZ5I/AAAAAAAAAys/yptxCnjId7E/s1600/images.jpg" /></a></div>
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-CmI-4bk4iW4/ULNEywRPZ5I/AAAAAAAAAys/yptxCnjId7E/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-CmI-4bk4iW4/ULNEywRPZ5I/AAAAAAAAAys/yptxCnjId7E/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
</a><br />
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
Ehl-i dünya olmaktan Allah'a sığınıyorum.</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
Dünya için endişelenmekten Allah'a sığınıyorum.</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
Derd-i maişete müptela olmaktan Allah'a sığınıyorum.</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
İbadetleri vaktinde ve hakkıyla yapamamaktan Allah'a sığınıyorum.</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
Dindar"mış" gibi görünüp riaya kaçmaktan Allah'a sığınıyorum.</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
İnsanların hoşuna gidecek şeyleri, Allah'ınkilere tercih etmekten Allah'a sığınıyorum.</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
Takva ve zühtü, maddiyata tercih etmekten Allah'a sığınıyorum.</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
Nefsimin kontrolüne girmekten, Allah'a sığınıyorum.</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: center;">
Olmadığım gibi görünmekte Allah'a sığınıyorum.</div>
<br />
<div style="text-align: center;">
Aklımdan ve kalbimden geçen kötülükleri fiiliyata dökmekten Allah'a sığınıyorum.</div>
<div style="text-align: center;">
</div>
Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-62347687442719169882012-10-30T11:15:00.003-07:002012-10-30T11:15:59.035-07:00Kasımda Bedewi Olmak Başkadır<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-q4XJsXvP6OE/UJAZJFNIZwI/AAAAAAAAAyE/-sxC-W_Jxck/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="303" src="http://3.bp.blogspot.com/-q4XJsXvP6OE/UJAZJFNIZwI/AAAAAAAAAyE/-sxC-W_Jxck/s320/images.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
Hani bir gün bedevinin biri çölde kutup ayısı ile karşılaşmış ve olanlar olmuş ya benim de kronik bir bedewilik sorunum var. Bekleyerek geçer diye umut içinde geçen yıllarımın ardında artık sorunun ikinci evresi olan kabullenme evresine geçiyorum.<br />
<br />
Evet ben su katılmamış bir bedewiyim. Her gün karşılaştığım ayıların hepsi mi kutup ayısı olur arkadaş???<br />
<br />
Ama aynı alerji gibi benim kronik bedewiliğimin de bazı mevsimleri var. Kasım ayı bedewiliğim en azdığı aydır mesela. Nedendir bilmem hep hayatımdaki kötü şeyler kasım aylarında olur. Gerçi bu sene kasım biraz erken geldi ama yapacak birşey yok... İşlerimin ters gitme durumlarına alışmaya başlamıştım bu geçen yıllar için de ama artık yaşlılıktan mıdır nedir beni daha çok etkiliyor son yıllardaki bedewilikler.<br />
<br />
Beni teselli eden şey ise belki sadece pişmiş tavuğun başına gelebilecek ihtimallerde cereyan eden hadiselerin günahlarıma kefaret olabileceğine dair içimdeki iyimserlik.<br />
<br />
Herşey sonsuza kadar kötü gidemeyeceğine ve Kasım ayı da netice de sadece 30 gün olduğuna göre ne diyoruz?<br />
<br />
HAYDİ GELSİN ARALIK !!Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-41209290896396157732012-10-24T13:55:00.000-07:002012-10-24T13:55:00.171-07:00When I was in London...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-Vlz8AF35HHs/UIhUy0FgaII/AAAAAAAAAxQ/BJ3-Tua6nGc/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-Vlz8AF35HHs/UIhUy0FgaII/AAAAAAAAAxQ/BJ3-Tua6nGc/s1600/images.jpg" /></a></div>
<br />
Son 5 yılda üç başarısız girişimin ardından hiç beklenmedik şekilde gerçekleşen Londra seyahatim ağzımda kekremsi bir tat bıraktı. Her zamanki gibi çok miktarda iş ve eser miktarda turistik şekilde geçirilen 4 günün ardından yurda ayak basıp duty free nin toprağını öptüm.<br />
<br />
Bu seyahatin ardından ilk farkettiğim şey ise insan birkaç yıl yurtdışına gitmeyince havaalanı acayip değişiyormuş. Herşey bir allakbullak olmuş ki lounge lardan güvenliğe kadar bir sürü değişiklik vardı. İkinci olarak ise; gerçekten yaşlanmışım. 3 gece içinde sadece bir akşam o da çok kısa süreliğine gezintiye çıkabildim. Çabucak yoruluyorum artık. Ayaklarıma karasular inene kadar mağazaları dolaşıp geceleri sokakları arşınladığım günler sanırım artık geride kaldı. O mağaza senin bu mağaza benim dolaşmak haricinde alemlere akma (!) kısmının yerini ayaklarını uzatıp tv izlemek aldı. <br />
<br />
Londra'ya gelince... Şu ana kadar Avrupa'da gördüğüm en kendime uygun şehir diyebilirim. Hem de açık ara! Çok hareketli, kendine göre kontrol altında kaosu ve de tarzı olan bir şehir. Dünyayı ilgilendiren birçok kararın alındığı binaların yanlarından geçerken kendimi çok garip hissettim gerçekten.<br />
<br />
Zenginliğin, ihtişamın, tarzın, egonun ve kozmopolitliğin dibine vurmuş bir yer Londra. Gördüğüm ferrari sayısını unuttum mesela...Ya da müzikal sayısını...Ya da dünyaca ünlü markaların sıra sıra dizildiği onlarca sokağı...Sokaklarda İngiliz'lerin sayısı yabancılardan azdı mesela...<br />
<br />
Havasına diyecek tek laf RESMEN DEPRESIF. İnsanı yaşamaktan soğutur bu kasvet kanımca. Yalnız anlamadığım bu kasvete rağmen şehirdeki bu tempo nasıl gerçekleşiyor. Sanırım ben orada yaşasam sadece uyumak isterdim. Hem de hiç yataktan kalkmadan. Depresif insanlara göre bir şehir olmadığı kesin.<br />
<br />
Yine de itiraf etmeliyim ki; keşke birkaç yıl özellikle de üniversite zamanlarımda burada zaman geçirmek isterdim. Kendimi geliştirebileceğim gibi hayata bakış açıma de ciddi katkıları olurdu muhakkak. Şu ana kadar yaşamadığım için hayıflandığım tek Avrupa kenti de Londra oldu dolayısıyla.<br />
<br />
Bu saatten sonra gidip yaşar mıyım? Sanmıyorum ! Ama çok kültürlülüğü ve kendine has tarzı ile gerçek bir dünya başkentiydi. Eğer büyük bir sorun olmazsa da yılda en az 1 kez gitmeyi planlıyorum. Bakalım mümkün olacak mı?Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-87572286061733681762012-09-11T11:11:00.003-07:002012-09-11T11:11:27.126-07:00Bir Alamete Binmiş Kıyamet Yolcusu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-OvCC2ofuFAs/UE9-ndZ1vJI/AAAAAAAAAw8/Z166cVZ6KLA/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-OvCC2ofuFAs/UE9-ndZ1vJI/AAAAAAAAAw8/Z166cVZ6KLA/s1600/images.jpg" /></a></div>
<br />
Eve döndüm ve 2 yıl önce indiğim kıyamet trenine tekrar binmiş durumdayım. Büyük bir kaos ve yoğunlukla geçen günlerimden artık başım dönmek üzere. Frene basıp durmam gerekebilir her an.<br />
<br />
Diğer yandan bu yoğunluğu ve tempoyu da özlemişim. Zira, ben zevk aldığım ve belli bir amaca yönelik işlere kanalize olmazsam direkt olarak kendime sarıyorum. Bu ruh sağlığıma hiç iyi gelmiyor. Halbuki, şu an konsantrosyon ve enerjimi kapatilizme hizmet etmeye adayabiliyorum. Yaptığım işle ilgili olarak saçma sapan ayrıntıları bir yana bırakırsak ve genel olarak etik değerlere önem atfetmezsek bir şikayetim yok. Ne de olsa ekmek parası...<br />
<br />
Birbirine benzer günleri daha hızlıca tüketiyorum belki ama keyfiyetimden bir o oranda mutluyum. Hiç olmazsa namazlarımı daha bir keyifle ve titizlikle klabiliyorum. Diğer yandan mental olarak kendimi rahat hissettiğimde entellektüel olarak da üretken olabiliyorum ve daha çok okuyabiliyorum.<br />
<br />
Bu durumumun en kötü yanı ise depresyonum azdığında blogger a daha fazla zaman ayırıp daha kaliteli şeyler yazabiliyorken bu aralar pek vakit bulamamam. Napalım...Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-33764772260412137002012-07-10T11:44:00.000-07:002012-07-10T11:44:09.454-07:00Home Home Sweet Home<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-GjzJoS9LoNs/T_x3mzJHbyI/AAAAAAAAAwo/_6yycBHMZ8U/s1600/%C4%B0%C3%A7erik.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-GjzJoS9LoNs/T_x3mzJHbyI/AAAAAAAAAwo/_6yycBHMZ8U/s1600/%C4%B0%C3%A7erik.jpg" /></a></div>
<br />
Vatan millet sakarya ideolojisinden hareketle giriştiğimiz bir macera olarak Eskişehir seferi de sona erdi. Artık, doğup büyüdüğüm ve şimdilerde gereksiz yere ayrıldığımı düşündüğüm şehrime geri döndüm.<br />
<br />
Son 2 haftayı, iyi bir pozisyonda yüksek sayılabilecek bir gelirle ve rahat içinde çalışırken neden işi bıraktığımı insanlara anlatmakla geçiriyorum. Sadece maddiyat odaklı yaşayanlar için ruhunda birşeyleri başarma heyecanı ve tutkusu olanları anlamak çok zor. Zaten artık, onların anlayabileceği şekilde detaylarla geçiştiriyorum bu konuyu.<br />
<br />
Macaristan'dayken ve döndükten sonra yaşadığım psikolojinin çok benzerini yaşıyorum. Adeta dejavu. Ama ben hiç mecbur olduğu için birşeyler yapan biri olmadım ki şimdi de sırf para kazanmak ve rahat için risk almaktan kaçınayım. Kağıt üstünde oldukça mantıksız görünebilir tekrar İstanbul'a gelmek ama yıllardır uğraştığım birşey için bence büyük bir fırsat yakaladım. Denemezsem gözüm açık giderdi.<br />
<br />
Geçen iki yılın ise bende önemli bir hayal kırıklığı yarattığını da itiraf etmek zorundayım. Gerçekten ciddi bir fedakarlık yaparak ama samimiyetle hizmet edebileceğime inandığım için devlete geçmiştim. Elimden geleni de yapmaya gayret gösterdim. Yaptıklarımın fark yaratmasını ve değer üretmeyi çok istemiştim. Yalnız, hiç birşeyin yapılmaması ya da yapmak isteyenlerin engellenmesi üzerine inşaa edilmiş bir sistemde benim gibiler çok fazla yaşam alanı bulamazlardı. Bende de yılmaz bir irade ve inat yok. Belli miktar sabır ve direnç gösterdim. Elimden gelen buydu. Tanıdığım önemli insanlar ya da bağlantılarım olmadığından kimsenin beni umursadığı da yoktu.<br />
<br />
Neticede tilki misali dönüp dolaşıp aynı yerdeyiz. Ne diyoruz peki?<br />
<br />
Yaşasın moda, yaşasın moda perakendesi...Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-54898070627407183072012-06-19T01:53:00.000-07:002012-06-19T01:54:39.843-07:00İdeolojisiz Yaşamlar<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-RwyNPisIlMY/T-A9sks-V6I/AAAAAAAAAwc/NKS7hkONnAE/s1600/images.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-RwyNPisIlMY/T-A9sks-V6I/AAAAAAAAAwc/NKS7hkONnAE/s1600/images.jpg" /></a></div>
<br />
Hayata karşı bakış açısı bence insanı yaşayan diğer organizmalardan ayıran bir hususiyet. Varlıkla ve hem bu hem de öbür dünya ile ilişkileri şekillendiren de işte tam bu bakış açısıdır.
Halbuki hızla tükenen yaşamlarımızda artık ideolojisizlik ön planda. Salt yaşama ve tüketme odaklı gündeliklik pratiklerimiz omurgası sağlam bir düşünce sistemimiz olmasına izin vermiyor.<br />
<br />
<br />
Bize dikte edilen yaşam formları ile sürekli artan "ihtiyaçlarımız"ı giderme faaliyetlerimiz bizi o kadar meşgul ediyorki varlık nedenimizle ilişki kurma yollarını arayacak halimiz yok. Öylesine yaşayıp duruyoruz.<br />
<br />
Halbuki, inandığımız değerlerimiz, ideal bir dünya anlayışımız ve geleceğe dair romantik bir bakış açımız olması ne kadar da iyi olurdu. Birazcık nefes alabilir,bir nebze huzur bulabilirdik. Aldığımız şeyleri koyacak yer bulmaya çalışmak yerine etrafımızdaki almaları gereken şeyleri alamayanlara yardım etmenin hazzına ne kadar ihtiyacımız olduğunu farkedebilsek keşke.<br />
<br />
İşte bunların tüm nedeninin ise ideolojisizlik olduğunu düşünüyorum. Bize dikte edilen hayat pratiğine alternatif üretemememiz ve kabul eder halde olmamız da aslında bundan. Birşeylere inanmak ve inandığın gibi yaşamak, zorlanmak ve bedel ödemek ama insan olduğunu hissetmek belki de bu işin anahtarıdır.Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-71660670324613034712012-05-24T06:50:00.000-07:002012-06-19T01:33:24.891-07:00Pervasız Olmak<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-BuZQPZW8dqw/T748t9eUw9I/AAAAAAAAAwQ/9lZ-PuOf6Ak/s1600/imagesCAPIT62R.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="178" src="http://4.bp.blogspot.com/-BuZQPZW8dqw/T748t9eUw9I/AAAAAAAAAwQ/9lZ-PuOf6Ak/s320/imagesCAPIT62R.jpg" width="283" /></a></div>
Hayata pervasızca bakanların sırrını merak ediyorum...
Eğilmeyen, bükülmeyen hep dik duran insanlara hep hayranlık duymuşumdur. Neden ki?<br />
<br />
Bence kaybetmekten korkulacak herhangi birşeyi olmayan insanlara has bir tutum ama bu tür bir insan olmak nasıl mümkün olur ki?<br />
<br />
Acaba hiç korkmadıklarından mı yoksa korktuklarını belli etmediklerinden midir bu hal? Ya da hiçbir şeyleri olmamasından mı?<br />
<br />
Belki de benim yaptığım hata birşeyleri peşinden koşacak kadar çok istemektir. Onların sırrı birşeyleri çok istememek olabilir mi?<br />
<br />
Bütün bu nedenlere takva ve tevekkülden yeterince nasiplenmemiş olmayışımı da eklemem gerekir mi?<br />
<br />
Herkesin taşıdığı yükler vardır. Doğduğu günle beraber yüklenmeye başlayan bu yükler ilerleyen yıllarda ağırlaşmaya başlar. Benimki de korkularım, endişelerim, hayal kırıklıklarım. Bunlar taşımaktan öylesine yorgunum ki pervasız yaşayabilenlere olan hayranlığım da yüklerim ağırlaşması ile artıyor.
Yalnız, bu yüklerin altından kalmamı engelleyen birşey varsa o da tecrübe. Yaşla birlikte gelen birşey olmakla beraber, insana yaşamayı kolaylaştıran şeyin ta kendisi...
Bilmiyorum acaba eskisine göre daha mı mutluyum yoksa daha mı huzurlu ama bildiğim şey varsa kesinlikle daha sakinim. Pervasızlık yok bende. Bu iç sakinliğimin bir sonucu yoksa sıradanlaşmanın mı?<br />
<br />
Zor, çooook zor konular. Cevabı asla bulunamayacak sorular.Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-28918808179050353262012-05-01T22:53:00.001-07:002012-05-01T22:53:52.564-07:00Anakronizm Geyikleri<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-MJmBPxi16eE/T6DL51TCDZI/AAAAAAAAAv8/Nz_UTMWnU80/s1600/imagesCA201YJI.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="198" width="255" src="http://4.bp.blogspot.com/-MJmBPxi16eE/T6DL51TCDZI/AAAAAAAAAv8/Nz_UTMWnU80/s320/imagesCA201YJI.jpg" /></a></div>
Yaşadığın zamana ait olmama hissini çok derinden yaşıyorum bu aralar. Birşeyleri değerlendirirken kullandığım kıstaslar ya eski zamanlara ait ya da daha gelmemiş zamanlara. Bir türlü yaşadığım zamanı tutturamıyorum. Dolayısıyla etrafımdaki insanlarla asla geçmeyen bir anakroni hali mevcut.
Genelde insanlar anlaşılmamaktan dem vururlar ama benim durumumda benim insanları anlayamamam durumu söz konusu. sosyal ortamı paylaştığım insanların değer verdiği şeyleri, tutkuları, heyecanları ile benimkiler arasında alaka keskel alaka seviyesinde. Bundan dolayı sürekli bir anlama, anlaşılma, anlaşma çabası içindeyim. O kadar yorucu bir süreç ki; her an anexitye kayabilirim diye korkuyorum.
Çok isteyerek elde ettiğim birşeyin kimsenin umurunda olmaması ya da hiç umurumda olmadığı halde lütfedilen birşeye herkesin teveccüh göstermesi artık adiyattan vakıalar. Anakronizme suç atıyorum bu durumla ilgili olarak. Ne de olsa ne hissetiğimi, sevdiğimi ve isteyeceğimi kontrol edemeyeceğime göre suçlu ben olamam.
O zaman ben değil kader utansın...Bir ömrü boşu boşuna geçireceğiz anlaşılan.Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-57399876295353006312012-04-09T22:59:00.004-07:002012-04-11T10:59:07.283-07:00Pes Etmek Yok (En azından şimdilik)<a href="http://1.bp.blogspot.com/-F2iVhAnRsLY/T4PWjHL_Z7I/AAAAAAAAAvs/5duYSEErm5A/s1600/imagesCAVHXRX5.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 200px; height: 252px;" src="http://1.bp.blogspot.com/-F2iVhAnRsLY/T4PWjHL_Z7I/AAAAAAAAAvs/5duYSEErm5A/s320/imagesCAVHXRX5.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5729659049658509234" /></a><br />Bu tür günleri yaşarken babamın zengin olmadığına ve kendi işimiz olmadığına daha çok hayıflanıyorum. Büyük bir adilik yapıldığında ya da saçma sapan bir duruma sadece beceriksizlikler yüzünden düşürüldüğümde alıp başımı gideyim istiyorum. İşin kendisinden çok beraber çalıştığım insanların beni yorması da ayrı bir cabası zaten. <br /><br />Ama bunu yapmamalıyım artık. Kendime söz verdim. Sabredicem. Diklenmeden dik durucam. Birşeyler üretmenin ve değer yaratmanın yolu buradan geçiyorsa öyle olsun napalım. Nasılsa Allah herşeyi görüyor ve niyetimi biliyor.<br /><br />Ameller niyetlere göredir. Benim kapasitemin yettiği ölçüde bu ülkeye hizmet etmek niyetim. Ettirmiyorlarsa da yapabileceğim birşey yok. Belki bir gün sıra bana gelir ya da kısmetimizde birşeyler yapmak yoktur diyerek ömür çürütürüz.Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-90323711992840789732012-04-09T07:02:00.003-07:002012-04-09T07:22:11.156-07:00Hayaldi Gerçek Oldu !<a href="http://3.bp.blogspot.com/--EUbENNMYoc/T4LwjFDqqEI/AAAAAAAAAvg/8TQRfPBCZYQ/s1600/imagesCALN9DL3.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 212px; height: 238px;" src="http://3.bp.blogspot.com/--EUbENNMYoc/T4LwjFDqqEI/AAAAAAAAAvg/8TQRfPBCZYQ/s320/imagesCALN9DL3.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5729406161412335682" /></a><br />Bu aralar kısa sürede ülkemde değişen şeyleri hayretle izliyorum. <br /><br />Küçükken milli takımın bırakın puan almasını gol atmasına sevindiğimiz dönemlerden, büyük turnuvalara gidemediğimiz için dünya çapında teknik adamları kovduğumuz dönemlere geldik. <br /><br />Bir çok branşta Avrupa kupaları kazanırken hemen hemen tüm branşlarda iddialı takımlarımız var artık.<br /><br />Türk dizileri artık takribi 500 milyonluk bir coğrafyada hit olurken Türk malı tapon mal olma durumundan hızla uzaklaşıyor.<br /><br />Memurların maaşları ciddi olarak düzeltilirken bir çok konuda özlük hakları iyileşti. <br /><br />80 lerde kişi başı et tüketimimizin 4 katı et tüketiyoruz şimdilerde.<br />Ben küçükken sadece özel günlerde alabildiğimiz muzu şimdilerde almayanı dövüyorlar modunda heryerde bulabiliyoruz mesela.<br /><br />15-20 yıl evvel tatilden sadece köyüne gitmeyi ya da orta direksen bir pansiyona gidebilmeyi anlarken artık herkesin bir tatil gündemi var Öyle ya da böyle.<br />Bir üniversite gencinin bırakın yurtdışı görmesini okuduğu şehrin dışına çıkması bile büyük bir hadise iken artık üniversitelerden yurtdışı görmeden mezun olanlar ancak ya çok mal ya da çok tembeller oluyor.<br /><br />İşe ilk başladığım yıllarda 100 milyar $ ihracat hedefi konulduğunda herkes günlerce dalga geçmişti ve bunun imkansızlığına dair vir vir etmişlerdi. Ama daha geçen yıl yeni hedefin 500 milyar $ olduğu ve bunun gerçekten bence bile büyük bir iddia olduğu durumda kimse ağzını açıp bir tek aksi argüman öne süremedi.<br /><br />"28 şubat bin yıl sürecek" dedikten 15 yıl sonra kaçacak yer arayan "cumhuriyetin yılmaz bekçileri" de ayrı bir alem.<br /><br />Velhasılı kelam ben bu ülkede yaşamaktan heyecanlanmaya başlıyorum. Ezik büzük " 1 Türk dünyaya bedeldir" geyikleri bitti. Pragmatik, rasyonel ve özü ile barışmış bir ülkede yaşamanın tadını hafif hafif alıyorum. Bununla beraber bu tat henüz buruk bir tat. Ağızda kekremsilik bırakıyor. Henüz ülkenin ayrılmaz parçaları kendilerini buraya tam olarak ait hissetmediklerine dair türküler söylüyorlar ve biz bu sorunu hala çözemedik. Sonra, toplam refah artarken artan refah, olması gereken kadar adil dağılmıyor. En önemli konulardan biri de kurumsal başarılar yerine hala günü birlik sürdürülmesi çok zor şeylerle vakit harcıyoruz. Onun yerine hazır rüzgarı arkamıza alıp ivmelenmişken bir nebze olsun kalıcı işlere ve yerleşik düzene geçebilsek tam muhteşem olacak.<br /><br />Hayaldi gerçek oldu, gerçekken kalıcı olsun ki bizden sonra görecekler tekrar hayal kurmak zorunda olmasın.Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-23192952344717648772012-04-03T01:02:00.002-07:002012-04-03T01:17:58.727-07:00Kısmet<a href="http://1.bp.blogspot.com/-88VZq4D9HgU/T3qyBpiaB3I/AAAAAAAAAvU/PbdQyAD8TB8/s1600/imagesCAZ9FQER.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 275px; height: 183px;" src="http://1.bp.blogspot.com/-88VZq4D9HgU/T3qyBpiaB3I/AAAAAAAAAvU/PbdQyAD8TB8/s320/imagesCAZ9FQER.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5727085617554786162" /></a><br />Kısmetten ötesinin yalan olduğuna dair çok acı tecrübelerim var. Kasmak, kasmak ve daha çok kasmak aslında sonuç üzerine neredeyse hiç etki etmeyen faaliyetlermiş gibime geliyor artık.<br /><br />Diğer yandan ironik olansa sadece kasanların birşeyleri elde edebildiklerine dair olan realite. Hani bir laf varya "aramakla bulunmaz ama sadece bulanlar arayanlardır". Bu da kısmetle ilgili en veciz ifade olsa gerek. <br /><br />Elini attığı hemen hemen her işte hayak kırıklığı yaşamış biri olarak defansif mekanizma geliştiriyor olabilirim belkide. Bu konuda objektif olmadığım ve direkt taraf olduğumda bir vakaa. Yine de birşeyleri tekrar tekrar deneme enerjisini ve başarma isteğini duymak için motivasyon kaynağına ihtiyacım var. Hayal kırıklıklarımdan bir yol olsa buradan fizana gider ama sadece anlatabileceğim tek başarı için geri kalan tüm hayal kırıklıklarını tekrar yaşamaya razıyım.<br /><br />Başarılar ise zaten göreceli kavramlar. Eminim feysbukta grup kursam benim yerimde olmak isteyen birkaç milyon Türk genci bulabilirim. Yani olaya başka türlü bakılsa durumum o kadar da kötü değil. Fakat, insanın zihni ile inşaa ettiği hayat algıları ve irtibatta olduğu sosyal çevrenin standardları bizim de kriterlerimizi belirliyor. Buna ilave olarak insanın fıtratımınzaafları da eklenince kendimi mutsuz edecek derecede yüksek standardlarım olabiliyor. <br /><br />Çok fazla "bu dünya" endeksli yaşıyor olmanın yan etkileri bunlar işte. Biraz daha uhreviyat ağırlık bir rutin hayata ve tefekküre ihtiyacım var. Bunu bile bile yine kendimi bu psikolojiye mahkum etmem de hiç mantıklı değil. <br /><br />Neticede, kısmetten öte yol yok...Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-38456287670981847672012-03-22T03:17:00.004-07:002012-03-23T02:21:36.284-07:00Sahip Olmak mı? Sahip Olunmak mı?<a href="http://3.bp.blogspot.com/-5_42gSq7Wtk/T2xAlUzL-1I/AAAAAAAAAvE/-e8v_ZPbCSw/s1600/imagesCAEUYA7X.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 200px; height: 124px;" src="http://3.bp.blogspot.com/-5_42gSq7Wtk/T2xAlUzL-1I/AAAAAAAAAvE/-e8v_ZPbCSw/s320/imagesCAEUYA7X.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5723020236463799122" /></a><br />İnsanların maddiyatla kurduğu ilişkiyi anlamakda zorlanıyorum. Tamam hepimiz modern dünyada yaşıyoruz. Kazanan ve kaybedenler diye bir hayat algımız var. Zihin dünyamızda fizik çoktaaaan metafiziğin yerini aldı falan filan ama yine de bu maddiyatperestlik benim akıl ve fikir kodlarımda makes bulmayan bir olay. <br /><br />Bir şeye sahip olmak için harcadığımız çaba çoğu zaman çok beyhude. Sahip olduğumuz şeyin bize sağladığı faydadan çok "aaa bak nasıl da bu şeye sahip oldum. O artık benim" diyebilmenin hazzını daha çok seviyoruz gibime geliyor. Bu haz ise bizi birşeyler alma fetişizmine götürüyor. Artık ihtiyaç duyduklarımızı almaktan çok almanın getirdiği o kısa zamanlı tatmine müptelayız.<br /><br />Ortaçağa kadar alışveriş işi düşük sınıfın yaptığı aşağılık bir işken artık her zümreden insanların kendilerini iyi hissetmek için yaptıkları bir tür terapi olmuş durumda. Ama diğeryandan "Shopaholic" diye bir hastalık da türemiş durumda ve çoğu kişi bunun bir hastalık olduğunun farkında bile değil.<br /><br />Bu gidişat insanların özgürlüğünü elinden aldı bile. Sürekli olarak esaret altında insanlar ömürlerini harcıyorlar. İlk başlarda bir şeye sahip olmanın ihtirasının esiriler ve bu sahiplik gerçekleşene kadar didinip duruyorlar ama sahip olunduktan sonra da esaret son bulması gerekirken bu sefer de sahip olunan şeye esaret başlıyor. Elde edilenin yitirilmesine karşı duyulan o dayanılmaz korku insanı bir başka esaret altına alıyor. Yani sadece esaretin cinsi değişiyor ama özü değişmiyor.<br /><br />Habire sigortalar, kaskolar ve bunlar için ödenen bir yığın prim için daha çok çalışmanın getirdiği yıpranma... <br /><br />Sonuç; ailesine, çocuklarına, dostlarına ve sevdiklerine zaman ayıramayan milyonlarca homoeconomicus. Hepsi, bir gıdım iyelik duygusu uğruna.<br /><br />Peki eşyanın gerçek sahibi bu hayat pratiğinde nerede? İstediğine istediğini verenin akıldan çıkması durumunda nasıl bir kaosa sürüklendiğini insan anlarsa o zaman belki tüm bu esaretten kurtulur ve sahibinin eşya değil de eşyayı yaratan olduğunun farkına varır. Gerçek özgürlük ise bu farkındalıkla başlarken ruhuna ve kalbine yüklenen onca ağırlıktan da kurtulmuş olur.Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-50409166013838599202012-03-16T11:13:00.002-07:002012-03-16T13:03:40.753-07:00Yine Kar....<a href="http://2.bp.blogspot.com/-bGBBSJx8Cnk/T2OchvFi1OI/AAAAAAAAAu4/gLzg-ojFZm4/s1600/images11.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 281px; height: 180px;" src="http://2.bp.blogspot.com/-bGBBSJx8Cnk/T2OchvFi1OI/AAAAAAAAAu4/gLzg-ojFZm4/s320/images11.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5720588055079998690" /></a><br />Aylardan mart ve hala kar yağıyor. Sabah 5 cm daha kar vardı ve artık gerçekten kabak tadı verdi. Normalde İstanbul'da kışın ortasında yağan kar burada martta yağıyor. Yuhhhh hatta yuhhhsss diyorum.Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-53912474446228868042012-03-01T22:22:00.002-08:002012-03-01T22:52:46.591-08:00Zeytin, Ekmek ve Yalnızlık<a href="http://3.bp.blogspot.com/-yoybHc1d3k8/T1BuO0HROfI/AAAAAAAAAus/bsY2VNgJULo/s1600/imagesCA6GNNNY.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 260px; height: 194px;" src="http://3.bp.blogspot.com/-yoybHc1d3k8/T1BuO0HROfI/AAAAAAAAAus/bsY2VNgJULo/s320/imagesCA6GNNNY.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5715189127919516146" /></a><br />Evde yine tek başına oturmuş açlığımı bastırma derdindeyim. Canımın hiç birşey hazırlamak istemediği günlerden biri ve en kolayından zeytin ekmekle öğünü geçiştiriyorum. Çay koymak bile içimden gelmiyor. <br /><br />Bu kadar düşük profilli bir hayat standardına sahip olunca da "benim burada ne işim var?" sorusu kafamı kemirip duruyor. Hiç kimsenin beni tanımadığı benim de kimseyi tanımadığım bir şehre ait olmaya çalışmak oldukça beyhude bir gayret gibi görünüyor artık bana.<br /><br />Diğer yandan da hayatım tamamen bir yerlere, bir şeylere, birilerine ait olmaya çalışmakla geçti. Hep içimde aidiyete dair boşluk vardı. Ülke değiştirdim, iş değiştirdim, şehirler değiştirdim ama ben neredeysem o boşluk da oradaydı. Sanırım artık 30 yıllık bu arayışımın sonuçsuz kaldığını kabul etmem gerekiyor. Çünkü değiştirebileceğim ve kendimi ait hissedeceğim bir yer ve şey arayacak dermanım kalmadı.<br /><br />Önce, Çerkezlikten gelen etrafımda ki baskın kültüre ait olmaya çalışma çabası akim kaldım. Sonra nefret etttiğim ama para kazanabildiğim işime ait olmakta başarısızdım. Aileme ait olmaya çalıştım ama onlarla bile duygu, düşünce ve beklentilerimde fersahlarca fark vardı. Her nefes alamaz olduğumda leylek misali oradan oraya göçmeyi denedim. Ama o da bu derde çare değil. Canım artık birşey yapmak istemiyor. Ne okumak, ne çalışmak, ne gezmek...Hepsi birer angarya. Mecbur olmasam yemek yemem hatta nefes bile almam.Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-3019984313370866665.post-43757739882059002982012-02-07T00:35:00.000-08:002012-02-07T05:26:14.480-08:00Yorgunluk<a href="http://2.bp.blogspot.com/-mygJuLWy9w8/TzDlg2SoMJI/AAAAAAAAAuc/i8h2NbUb4tQ/s1600/untitled.png"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 257px; height: 196px;" src="http://2.bp.blogspot.com/-mygJuLWy9w8/TzDlg2SoMJI/AAAAAAAAAuc/i8h2NbUb4tQ/s320/untitled.png" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5706313080370638994" /></a><br />İnsanın hayatı ile ne yapması gerektiğini bilememesi büyük bir handikap. Temel olarak dünyada ki varlık nedenimiz belli: Allah'a kulluk etmek.<br /><br />Temel amaçtan özel amaçlara doğru bir geçiş yaptığımızda ise önümüze türlü türlü hayat pratikleri çıkıyor. İnsanların bu pratikleri zaman zaman benzerlik gösterseler bile kişinin nev-i şahsına munhasır haller aslında.<br /><br />Benim hayatımın genel çizgilerine baktığımda ise sürekli olarak bir kararsızlık mevcut. Bana muhtemel olarak sunulan pratik ile istediğimi sandığım pratik arasında bir uyuşmazlık var. Bu uyuşmazlığın ise ne yönde çözüleceği ise tamamen bir meçhul. Kolaya kaçarak hayat önüme ne çıkarırsa onu yaşayabilirim ya da gerçekten ne istediğime karar verip peşinden gidebilirim. Ama ironik bir hal olarak tüm ömrüm bu ikisi arasında kararsızlıkla geçti.<br /><br />Sonuç olarak ne sıradan bir doğmak, büyümek, üremek ve ölmek çizgisine tabii olabildim ne de tutkulu idealistler gibi kişisel tatminlerimin peşinden gidebildim. Sürekli bir isyan ve karşı koyma tripleri ile iki hal arasında gidip gelen bir durum var bende.<br /><br />Kötü olan ise kendimi çok yorgun hissediyor olmam. Bir şeyi çooook isteyemeyecek kadar yorgunum. Birşeyleri değiştirecek kadar inatçı ve iradeli de olmadığım da aşikar. İşin kötü tarafı ise sıradan yaşayamayacak kadar egom ve bilincim var.<br /><br />Ben bu gidişle de çok yaşamam zaten...Güllerevurgunumhttp://www.blogger.com/profile/04218593331339238797noreply@blogger.com9