16 Nisan 2008 Çarşamba

En nefret ettiğin kişi ile beraber yaşamak


Kendinizden nefret ettiğiniz durumlar vardır ya da nefret ettiğiniz özellikleriniz. Ben de bunlar o kadar çok ki. Hatta oturup bir liste yapmayı bile düşünmüştüm bir ara. Ama cesaret edemedim. Hani insan hasta olduğunu bilir de doktora gitmekten korkar zirâ, hastalık teşhis edildiğinde artık "yok sayma" evresi tamamlanmış ve "yüzleşme" devresi başlamıştır. Benimkisi de o hesap. Yüzleşmekten korktuğum için nefret ettiğim özelliklerimi kayıt altına alamadım bir türlü. Bunlarla yüzleşip üstesinden gelebilecek iradem olmamasından da korkuyorum zaten. Deve kuşu gibi kafamı kuma gömdüm ve öyle duruyorum. Sonum ne olacak böyle bilemeden...
Bazende kendimi avutuyorum. Aslında o kadar da kötü özellikler değil falan diye. Ama kimi kandırıyorum ki? İnsanın varoluş amacı hep daha iyiye gitmek değil mi? Eskiler buna "kemâle ermek " derlerdi. O zaman mevcut durumun ile yetinmekte nedir ki? Alây-ı illiyyine çıkmak ve bu yolda hiç yorulmamak lazımken benim kendime telkin ettiğim özelliklerimin kötü olmadığına dair şeyler olsa olsa kendini kandırmaktır. Başka ne olabilir ki?
Her zaman insanlar bir şeyler için dua ederler. Ataist bile olsalar birşeylerin beklentisi ile ve lisan-ı halleri ile dua etmekten geri kalmazlar. Ben de hep dua ediyorum ve diyorum ki "ne olur beni kendimle çok uzun süre ve takâtimin ötesinde direnmem gerekecek kadar baş başa bırakma"

Hiç yorum yok: