25 Ocak 2010 Pazartesi

Ruhum Izdıraplarda


Hayallerimin ve ideallerimin gereği olarak yeniden döndüğüm okul ortamında ilk dönemi bitirip de tatil moduna geçeli kısa bir süre oldu. Finallerin de ilkinin sonuçları da biraz önce açıklandı. Zaten toplam üç ders almıştım ve hepsini AA getirmem gerekiyordu ama varan 1: BA geldi.

Acayip bir yıkım var şu an içimde. Belki kendimden çok şey bekliyordum. Bu kadar ara verdikten sonra ve tamamen yabancısı olduğum bir alanda yüksek beklentilere sahip olmak doğru mu ki?

Ama, ben daha genç zamanlarımdan ders ve konu ayrımı yapmadan neyi çalışırsam orada başarılı olmuyor muydum? Şimdi ne değişti ki? Daha da kötüsü, oldukça düşük bir seviye de olan sınıf seviyesine rağmen en iyi notu alamamış olmam egomu daha da sarstı. Zaten, sürekli bir ızdırap halinde olan ruhumun başına ne geliyorsa bu egom yüzünden geliyor.

Varlığından emin dahi olmasam da üzerimde hissetiğim bir mahalle baskısı hali hazırda beni yiyip bitiriyor. Üstüne de bu tür küçük çaplı hayal kırıklıkları yüreğimde ağırlık oluşturuyor. Bu okul için ödediğim bedel maddiyatın ötesinde birşey. İyi para kazandığın işi bırakıp, 29 yaşında bir hayalin peşinden gitmek ne kadar da acayip geliyor insanlara.

Yüreğimde hissettiğim tutku ve birgün nasılsa öleceğimi bilmenin getirdiği rahatlıkla aldığım bir karardı tekrar okula dönmek. "Tekrar" demek yanlış aslında. Ben hep okulda kalmak istedim ama ekonomik şartlar beni kapitalizme hizmet etmeye zorlamıştı ve ilk fırsatta kendime işkence etmeyi bırakıp tekrar sahalara döndüm bu güz döneminde.

Lakin.......Bu bedel büyük bir bedel. Korkuyorum, baskı altındayım ve en kötüsü de hiç alışık olmadığım bir belirsiz süreçten geçiyorum. Sonunun ne olacağı da belli değil.

Allah'ım ne olur beni utandırma ve içimde ki bu egoyu atmamı nasip et. Sen bana layık olanı benden daha iyi bilirsin. Kalkıştığım bu işte beni utandırma.

1 Ocak 2010 Cuma

AŞK'a Gelmek


İnsanların aşka geldiği bir dönem mi yaşıyoruz nedir? Okuduğum blogların yarısından fazlası aşk için birşeyler yazmış. Karşılaştığım insanların yarından da fazlası ise aşk konusunda geyiklerde bu sıralar.

Nefret ediyorum bu kelimeden artık. Aslında nefret ettiğim kelimenin kendisi değil, ona yüklenen anlam. O kadar basitleştirildi ki bu kelime. Bizler sığ varlıklar oldukça aşkta sığlaştı, derinlikten uzaklaştı ve sonunda kendini kayıp etti.

Sorsanız insanlara birçoğu birkereden fazla aşık olmuştur. Eğer bir insan birden fazla aşık olabiliyorsa o olduğu aşk mıdır? Her hormonal istek uyandıran kişiye duyulan heyecanı aşk diye tabir etmek beni çıldırtıyor.

Hiç aşık olmadım ben. Olmayı da istemiyorum. Bu kadar iğrenç yaşanan "aşk"larla işim olmaz. Aşk sadece bir kere yaşanmalı. Birine "aşkım" dedim mi o ölene kadar ve sonrasında da aşkım olmalı.

İnsanların rutin hayatlarını saran tüketim eğilimi "aşk"ı da tüketti. Bitti...Artık aşk yok. Yaşananların çoğu sadece ahlaksızlık.