31 Ekim 2009 Cumartesi

Günah Çıkarma


Hani diyorum benim değer sistemim de günah çıkarma diye birşey olsa...Acaba o zaman aradığım huzuru bulur muyum? Mutluluğun olmadığını biliyorum ama huzur da mı yok acaba?


Eğer huzur yoksa vicdanımda ki bu bana verilen nimetlerin hakkını verememe duygusundan nasıl kurtulacağım? Bu kadar çok şeye sahip olup da bu kadar huzursuz olmam neden?


Hayatta tek beklentim biraz huzur. Basit, gösterişsiz ve sıradan biraz huzur. Tek istediğim vicdanımın beni rahat bırakması. Aslında kafam o kadar karışık ki gerçekten vicdanımın beni rahat bırakmasını istiyor muyum ondan da emin değilim. Çünkü insan olarak değerim eğer varsa bu büyük ölçüde o şikayet ettiğim vicdanım sayesinde.


Ama hep kendi ile mücadele içinde biri olarak buna daha fazla ne kadar takat gösterebilirim bilmiyorum. Dönüp dolaşıp mücadelesini verdiğim şeyler mutlak bir değersizlik sonucuna varmama neden oluyor. Nereye dönsem ve baksam bir sıradanlık, bir gereksizlik var. Hiçbir şeye bağlanamadığım gibi hiçbir şeye önemde veremiyorum ve bu da o vicdan azabını çektiğim bana verilen nimetlerin kadrini bilememe sonucuna beni götürüyor.


Bu hissettiklerim varlık bilincinin bir yan ürünü mü yoksa dağların bile almaktan imtina ettikleri emanetin yükü mü bilemiyorum? Yoksa sadece bir delilik olmasın !! ?

18 Ekim 2009 Pazar

Bir dostum olsun istiyorum....


Bir dostum olsun istiyorum, içimdeki tüm korkuları paylaşabileceğim;


Bir dostum olsun istiyorum, her an arayabileceğim ama "neden aradın?" diye sormayacak;


Bir dostum olsun istiyorum, adam öldürsem bile bunu itiraf edebilecek kadar güveneceğim ama beni hiç satmayacak;


Bir dostum olsun istiyorum, "Kaf dağı şurada dediğimde" "hadi göster de inanayım" demeyecek;


Bir dostum olsun istiyorum, ideallerimi saçma bulmayacak;


Bir dostum olsun istiyorum, cehenneme gidiyorum dediğimde "sen nereye ben oraya" diyecek;


Bir dostum olsun istiyorum, cennete dahi onsuz gitmek istemeyeceğim;


Bir dostum olsun istiyorum, zırvaladığımda dahi dinleyecek, zırvalasa dahi dinleyebileceğim;


Bir dostum olsun istiyorum, yanı yanım, evim evi, dünyam dünyası olacak.


Bir dostum olsun istiyorum, ne kadınlar, ne para, ne makam aramıza giremesin, aramıza girecek tek şey ölüm olsun o da geçici olarak...


Bir dostum olsun istiyorum, çölde bile kendimi yalnız hissettirmeyecek;


Bir dostum olsun istiyorum, dostluk için mekanın ve zamanın farketmeyeceği 1000 yıl sonra da görüşsek ara da gezegenler de olsa görüştüğün andan itibaren bütün mesafelerin anlamını yitirdiği;


Bir dostum olsun istiyorum, bana saygı duyan ve benim de saygı duyduğum;


Bir dostum olsun istiyorum, kalbi hiç kırılmayan ve kalbimi hiç kıramayan;


Bir dostum olsun istiyorum, yanında ağlamaktan utanmayacağım;


Bir dostum olsun istiyorum, kötü şeyleri paylaşttığımda azaltan, iyi şeyleri paylaştığımda arttıran;


Bir dostum olsun istiyorum, tüm hayati kararlarında izimin olduğu, tüm hayati kararlarımda izi olan;


Bir dostum olsun istiyorum, eşyayı ve hakikati anlayan ve anlamama yardımcı olan;


Bir dostum olsun istiyorum, beni sadece iyi şeylere davet eden ama kötü şeylere davetime uymayan;


Bir dostum olsun istiyorum, sırf nasıl olduğumu merak ettiği için beni arayan;


Bir dostum olsun istiyorum, unuttuğum şeyleri bana hatırlatan ama en çokta insan olmayı unutturmayan...

8 Ekim 2009 Perşembe

Yine Bilmiyorum ....


İçimde garip bir duygu var. Kendimi acayip boşlukta hissettiren ama bir o kadarda hafiflemiş hissettiren bir duygu bu. Bırak tarif edebilmeyi iyi mi kötü mü onu bile tam olarak anlayabilmiş değilim.


Hep aklına gelen şeyleri yapmayı bir hayat biçimi olarak benimsiyeli tam olarak 4 yıl 3 ay 8 gün olmuş. Bu süre içinde kendi standardlarımın üstünde çılgınlıklar yaptım. İlginç bir hayatım olduğunu da düşünüyorum açıkçası. Ama bu son yaptığım herhalde en psikopatça olanıydı. Eğitimini aldığım en iyi bildiğim ve iyi sayılabilecek bir para kazandığım işi bıraktım ve tekrar okula döndüm. Akademisyen olmayı deneyeceğim. Sadece yapmak istediğim işin bu olduğunu düşündüğüm için ve hiçbir B planı olmadan bu sefer suya atladım. Benden 4-5 hatta 6 yaş küçüklerle olmak zorunluluğuna ve neredeyse unuttuğum bilgilerinde tekrarı mecburiyetine rağmen bu işe soyundum. Sonunda da bırak akademisyenliğin garenti olmasını doktoraya kabul edileceğimin bile garantisi yok.


Kafayımı yiyorum nedir anlamıyorum ama bu yaşa gelipte bu kadar hayati kararı kısa sürede alan başka kimse tanımıyor olmam durumun pekte normal olmadığına işaret ediyor. Lakin, hayatımın geri kalanı nefret ettiğim bir sektörde çalışarak geçer miydi ki??? Sanırım bir de bu tür büyük kararlar almanın sağladığı adrenaline bağımlılık var bende.


Bilmiyorum.........................

4 Ekim 2009 Pazar

Sultanahmet'de Starbucks


Benim büyük iddeaları olan bir milletin ferdi olmaktan dolayı duyduğum gurur hayatıma anlam veren en önemli şeylerden biri. Bu iddealardan biri ise kendine özgü bir medeniyete sahip olduğumuzdur.


Öyle kuşatıcı ve bütün bir medeniyettir ki bu yeme-içme alışkanlıklarımızdan ailevi örflere, temizlikten ticarete kadar bir bütünü arzeder. Bu kadar çok alternatifi ve yönü olan başka bir medeniyette ancak İran, Hint ve Çin'de vardır. Batılıları bunların içine katmıyorum bile.


Ama bizim sadece Osmanlı'ya değil Roma'nın doğusuna da başkentlik yapmış bir şehrin en gözde yerinde starbucks, mcdonalds vb küresel kurumların açılmasına izin vermemiz nasıl bir aymazlıktır anlamıyorum. Dünya'nın en büyük yapılarını barındıran bir meydanda daha özgün restauran mağaza vb yerler kurabilecekken bunlara izin vermek tam bir gaflet. Ama ben bu yazıyı yazarken hedefim bu tür eleştirileri gündeme getirmek değildi.


Asıl beni kızdıran benim oralarda bulunduğum sırada tesadüfen gözüme çarpan bir durum. Sultanahmet starbuks'ta bulunanların tamamımın Türklerden oluşmasıydı ! Resmen kan beynime sıçradı bu zevatı orada görünce. Sen ki bir tarihin kalbinin attığı yerdesin gide gide starbucksa mı gidiyorsun ! Yazıklar olsun ! Tamam belki o an için bir tesadüftü bu kadar türkün orada olması ama tek bir türkün bile olmaması gereken bir yer olduğu kanaatindeyim. En azından Sultanahmet bize ait olsa fena mı olur?