7 Şubat 2012 Salı

Yorgunluk


İnsanın hayatı ile ne yapması gerektiğini bilememesi büyük bir handikap. Temel olarak dünyada ki varlık nedenimiz belli: Allah'a kulluk etmek.

Temel amaçtan özel amaçlara doğru bir geçiş yaptığımızda ise önümüze türlü türlü hayat pratikleri çıkıyor. İnsanların bu pratikleri zaman zaman benzerlik gösterseler bile kişinin nev-i şahsına munhasır haller aslında.

Benim hayatımın genel çizgilerine baktığımda ise sürekli olarak bir kararsızlık mevcut. Bana muhtemel olarak sunulan pratik ile istediğimi sandığım pratik arasında bir uyuşmazlık var. Bu uyuşmazlığın ise ne yönde çözüleceği ise tamamen bir meçhul. Kolaya kaçarak hayat önüme ne çıkarırsa onu yaşayabilirim ya da gerçekten ne istediğime karar verip peşinden gidebilirim. Ama ironik bir hal olarak tüm ömrüm bu ikisi arasında kararsızlıkla geçti.

Sonuç olarak ne sıradan bir doğmak, büyümek, üremek ve ölmek çizgisine tabii olabildim ne de tutkulu idealistler gibi kişisel tatminlerimin peşinden gidebildim. Sürekli bir isyan ve karşı koyma tripleri ile iki hal arasında gidip gelen bir durum var bende.

Kötü olan ise kendimi çok yorgun hissediyor olmam. Bir şeyi çooook isteyemeyecek kadar yorgunum. Birşeyleri değiştirecek kadar inatçı ve iradeli de olmadığım da aşikar. İşin kötü tarafı ise sıradan yaşayamayacak kadar egom ve bilincim var.

Ben bu gidişle de çok yaşamam zaten...

1 Şubat 2012 Çarşamba

Ya Sabır...!


Hayattaki tüm sorunlarımın kaynağı yaptığım hatalar olamaz. Bazıları imtihanın sırrı olarak başıma gelen şeyler olmalı.

En azından ben öyle umuyor ve Ya sabır! diyorum...