11 Eylül 2012 Salı

Bir Alamete Binmiş Kıyamet Yolcusu


 Eve döndüm ve 2 yıl önce indiğim kıyamet trenine tekrar binmiş durumdayım. Büyük bir kaos ve yoğunlukla geçen günlerimden artık başım dönmek üzere. Frene basıp durmam gerekebilir her an.

Diğer yandan bu yoğunluğu ve tempoyu da özlemişim. Zira, ben zevk aldığım ve belli bir amaca yönelik işlere kanalize olmazsam direkt olarak kendime sarıyorum. Bu ruh sağlığıma hiç iyi gelmiyor. Halbuki, şu an konsantrosyon ve enerjimi kapatilizme hizmet etmeye adayabiliyorum. Yaptığım işle ilgili olarak saçma sapan ayrıntıları bir yana bırakırsak ve genel olarak etik değerlere önem atfetmezsek bir şikayetim yok. Ne de olsa ekmek parası...

Birbirine benzer günleri daha hızlıca tüketiyorum belki ama keyfiyetimden bir o oranda mutluyum. Hiç olmazsa namazlarımı daha bir keyifle ve titizlikle klabiliyorum. Diğer yandan mental olarak kendimi rahat hissettiğimde entellektüel olarak da üretken olabiliyorum ve daha çok okuyabiliyorum.

Bu durumumun en kötü yanı ise depresyonum azdığında blogger a daha fazla zaman ayırıp daha kaliteli şeyler yazabiliyorken bu aralar pek vakit bulamamam. Napalım...