21 Nisan 2009 Salı

Günlerden İlk gün


Yeni işimin ilk günü dün olmasına rağmen vakit bulamadığımdan bugün izlenimleri aktarayım dedim.

Nefret ettiğim şeyler listesine iş yerlerinde ilk gün sendromunu da ekliyorum. Zira, keko gibi gidip hiçbişi yapmadan mesai saatini doldurmaya çalışma iğrenç birşey. Gün bitmiyor resmen. Daha da kötüsü siz yeni olduğunuz için herkesle tanıştırılıyorsunuz ve herkes sizin adınızı öğreniyor fakat siz aynı gün X kişi ile tanışınca hiçbirinin adını aklınızda tutamıyor ya da çok azının adını öğrenebiliyorsunuz. Bu kişilerden bazıları da Alaman olunca hiç adlarını öğrenemedikleriniz bile oluyor :D

Diğer iğrenç şey ise hiçkimse hakkında birşey bilmediğinizden ofis içi dengeler açısından durumunuzun ne olduğunu da bilemiyorsunuz. Kimle nasıl konuşulur, kime ne denir ya da denmez, kim dedikoducudur, kim iş güzardır, kim denyodur hiçbirini bilmiyorsun. Bunu öğrenene kadar öyle kendi köşemde milleti gözlüyorum. Herkesin tarzını, iş için önemini, kapasitesini ve zaaflarını öğrenene kadar kendimle ilgili en az ipucunu vererek bu süreci tamamlamayı umuyorum.

Çok sık iş değiştiren biri olmamakla beraber yine de burasının kariyerimde son durak olmasını umuyorum. Burada gelenibilecek son noktaya gelmek, beklentim olan hayat standardına kavuşarak bir sistem dahilinde emekliliğe kadar devam etmek istiyorum. Zira, artık büyüyüp gelişecek yaşı geçip artık tecrübeli ve olgun bir profesyonel olma yaşına doğru ilerliyorum. Bunun bilincinde olarak ofis içindeki pozisyonumu netleştirmeli ve duruşumun saygı kazanmasına uğraşmalıyım.

Hiçbir zaman iş ortamlarını piknik ortamı olarak değerlendirmemişimdir. Eğlenmeye değil savaşmaya gidiyormuşum gibi hissederim. Profesyonel hayatta herşey büyük bir savaştır ve askeri çok olanın değil stratejisi ve savaşma isteği olanın kazanacağına inanırım. Zeka, eğitim ve çevre/bağlantıların ise silahlarındır. Nasıl kullanacağın bu savaşta sonucu belirler.

Hadi bakalım...Gazam mübarek ola !

19 Nisan 2009 Pazar

Yoksa Siz Hala Kapitalistleştiremediklerimizdensiniz?


Şahsım itibari ile ultra liberal hatta anarşist bile sayılabilecek biriyim. Pek kural, devlet, hiyerarşi falan filan gibi kavramlara karşı bir sempati duymam. İnsan olmanın minimum ortak payda olması haricinde diğer her farklılığın da bir renk olduğuna inanırım. Bununla beraber liberallikle nerdeyse özdeşleştirilen kapitalizme ve onun her türlü değerine de karşıyım.


Bununla beraber alem o kadar kapitalist olmuş ki artık nereye elimi atsam sistemin ucuna köşesine kıyısına değiyorum. Ben bile kapitalizme esir olmuşsam el alem ne yapsın.


Eğer ki;


*** Bir banka da hesabınız var ya da herhangi bir kredi kartı/debit kart gibi zama zingo kullanıyorsanız,


*** Sturbucks'tan kapiçino içmeden, McDonalds'tan hamburger yemeden, dolabınızdan Coca Cola'yı eksik etmeden duramıyorsanız,


*** Sürekli olarak takip ettiğiniz giyim markaları varsa ve ihtiyaç duymadığınız halde giysi alıyorsanız,


*** Ivır kıvır kozmetik ürünlerine bütçeniz %20 sini harcıyorsanız,


*** Ipod'unuz varsa ve onsuz dışarı çıkmıyorsanız,


*** Cep telefonu olmadan "nasıl yaşarım?" diyorsanız,


*** Haftada en az 1 kere dışarı eğlenmeye çıkıyorsanız,


*** Tatillerini ailenizle geçirmek yerine tatil köylerine gitmek için iple çekiyoryasanız,


*** Okuduğunuz kitapları sadece çok satanlar listesinden seçiyorsanız,


*** Yaptığınız işi iyi yapmak ve katma değer üretmek için değilde sadece para kazanmak için yapıyorsanız,


*** Daha çok tükemetediğiniz ve sahip olamadığınız materyaller sizi mutsuz ediyorsa,


*** "Küresel ısınma beni ilgilendirmez" diyorsanız,


*** En az 3 holivud yıldızının adını soyadını biliyorsanız,


size iyi haberim var. Evet siz kapitalistleştiremediklerimizden değilsiniz.!!!!


Aferin size !

12 Nisan 2009 Pazar

Seneyi Devriye Özel Karşılaşması- Bahar Alerjisi:2-Ben:0


Bu blogu açalı tam tamına 1yıl ve 4 gün olmuş. Seneyi devriyesini kutluyorum yani. Fakat tam olarak günü gününe seneyi devriye yazısı yazamadım zira böyle bir çetele tutma eğilimim yoktu. Taa ki; baharın gelmesiyle kuşların cıvıldamaya ve çiçeçeklerin açmaya başlaması ile yatağa düşene kadar. Sonra hatırladım...Ben geçen sene de aynı zamanlarda yıllık olağan alerjik problemlerimle yüzleşme sezonunu açmıştım.


Her zamanki gibi birkaç günü yatakta geçirdikten sonra kendime geldim. Geçen senenin anısını da yâd etmek istedim.

Valla bu kadar uzun bir sürenin aynı oranda da hızlı geçmesi beni biraz hüzünlendirdi açıkçası. Bugün paso slow şarkı ağırlıklı takıldım. Bir önceki sene ile bu sene arasında tek fark saçlarımda artan beyaz sayısı ki; sadece 28 yaşındayım :S Rutine müptelayım.

Neyse, negatif yazı yazmamaya kararlıyım. Ne de olsa bahar geldi ve alerjim de geçti. Bir daha ki bahara kadar hasta olmam ani bir klima sendromu yaşamadığım sürece çok muhtemel değil :) Kötü olan hiçbirşey yok şu an. Sadece eksik olan şeyler var. Bakalım tamamlamam mümkün olacak mı yıl ???

6 Nisan 2009 Pazartesi

Obama !! N1aber Lan?




Şimdi bu a be de'nin başkanı olan çikolata renkli şahs-ı şahane, İstanbul'a teşrif edeceklermiş.

Kendisine "n'ber Lan?" ya da onun anlayacağı şekilde "what's up dude?" demek istiyorum. Zira, A be de, hegemonyasının devamına yönelik derin devlet operasyonu olarak gördüğüm bu şahsın gelmesi nedeniyle İstanbul'un yaşayacağı ızdırap şu saat itibari ile başladı.
Şahsen, hiçbir karizmasını olmadığını düşündüğüm ezik bir karakterin buraya gelmesi nedeniyle trafiğin kitlenmesi beni sinir ettiği kadar rencide de etti. El alemin devlet başkanı gelipte burada bu şekilde karşılanması sanki ülkemde büyük bir güvenlik sorunu varmış izlenimini yaratıyor. Halbu ki, hangi yabancı devlet adamına burada süikast düzenlenmiş ki???

Ayrıca, sanki Hz. İsa gökten tekrar dünyaya inmiş gibi neredeyse tüm kanallar olaya canlı bağlantı yaptı. vay anasını sayın seyirciler......!

Şiddetle ve esefle kınıyorum, bu ezik milletlere yakışan davranışı. Tayyip'e de 1 minüt diyorum. Pes doğrusu....