3 Şubat 2010 Çarşamba

Allah'sız Yaşamak


Hayat ile yaşam arasında kavramsal bir fark buluyorum. Bana aynı şeyi çağrıştırmıyorlar. Hatta oturdum üşenmedim bir formül modelledim.


Hayat-Allah=Yaşam


Yaşam, sadece yaşamak. Hani doğmak, büyümek, YAŞAMAK ve ölmek zincirinin bir halkası olan amaliye. Biyolojik bir hadise. Yaşamı, anlamdıran ve hayat haline dönüştüren ise varlığın ve hayatın taa kendisi olan Allah. Allah ile yaşadığında hayatın oluyor fakat onsuz yaşadığındaysa sadece "yaşam"ın oluyor. Canlı cenaze tarzında bir yaşam. Belki biolojik fonsiyonların seni canlı statüsünde tutuyor ama ruh ile bedenin arasında ki kopukluk bir "hayat"a sahip olmanı engelliyor.

Maalesef, rutin yaşam pratikleri artık günümüzünden Allah'ı çıkartmayı öğütlüyor hatta kimi zaman buna zorluyor. Allah ki bize şah damarımızdan yakın olduğunu kendi beyanı ile söylemiyor mu? Biz nasıl oluyor da onsuzluğu kurguluyor ve yaşayabiliyoruz. Sadece başımızın sıkıştığı zamanlarda ve yine sadece ataerkil şekilde, hissetmeden ve bize öğretilen ritüeller şeklinde kendisine başvurduğumuz bir hale indirgiyoruz Allah'ı. Ama bu mudur Allah olan ilişkimizin ideal hali?

Halbuki; Allah ile yaşamak bize herhangi bir maddi fedakarlığa maal olmayacak bir biçim. Gerçi biz o kadar uzun süredir Allahsız yaşamaya alıştırıldık ki, artık ondan korkar olduk. Korktuğumuz ise (çarpık bir şekilde) bizi çarptıracağı söylenen azap değil, bizatihi Allah'ın yaşamımıza hakim olacağı korkusu. Netice itibari ile, yaşamımızı çevreleyen pratikler ve tüketim kalıpları o kadar yoğun ki yaşamımızda Allah'a yer kalmadı. Eğer ona yer açar ve hatta bir de yaşamımıza hakim kılarsak nelerden vazgeçmemiz gerekir kim bilir?

Meftunu olduğumuz huzur ve mutluluk ise Allah'sız ulaşabilecek şeyler değil. Zira, kalple ancak Allah'ı anmakla mutmain olur. Bana saçma gelen şey ise, sorsak herkes Allah'a inanıyor ama ona hayatında yer verenlerin oranı inananlarla aynı oranda değil. Bu durumda inandıkları gerçekten inanmaları gereken Allah mı?

Bunu eleştirecek merci ben değilim. Sahip olabildiğim itikadi ve teokratik bilgi bu tür sonuçlar çıkarabilecek kadar derin ve kapsamlı değil. Sadece kendi içinde tutarsız bir yaşam tarzına ve düşünce şekline itiraz ediyorum. Yoksa herkesin yaşamı kendine. Beni ne ilgilendirir...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

ercan saatçi'nin bir şarkısını hep hatırlarım 'of Allahım of nedendir hep zorda sana gelişim...' sadece bu kadar aklımıza geliyor maalesef...