16 Şubat 2010 Salı

Heeeeey Millet !


Uzuuuunca sayılacak bir süredir sürekli kendi üstüme düşünüyordum ki, bir anda benim en büyük hobim olan ama ihmale ettiğim konuya dönesim geldi. (Hep kendimle ilgili düşünmekte artık sıkıntı da verdi itiraf ediyorum.) Birazda millet hakkında düşüneyim dedim.

"Millet" ya da kimilerinin tanımlaması ile "el alem" ilginç bir kavram. Şimdi bu kavramın etimolojik, epistomolojik ve ontolojik yönlerine eğilecek modda olmadığımdan direkt sosyolojik boyutuna bodoslama olarak dalıyorum. (Bodoslamanın da ne olduğunu hala bilmediğimi de itiraf ediyorum ki bir gönderi de iki itiraf biraz fazla oldu.)

İlginç bir ortamda yaşıyor oldu bu millet. Kendilerine "heyyy millet !" nidası ile sesleniyorum ama beni duyarlar mı bilmem. Gerçi bu millet duysa da beni anlamaz. Ama ben vatan borcumu bu nida ile ödemek istiyorum. (Hani "bu millet adam olmaz" geyiklerine karşıyım ya o bakımdan.) Millete direkt küfür edeceğime küfür etmeden önce bir seslenmenin gereğine inanıyorum.

O kadar başı boş ve birbirine benzer hayatlar yaşar oldu ki insanlar, kafalarını bir kaldırdıklarında azıcık farklı yaşayanları görüp dehşete düşüyorlar. Sanki tek doğru, tek model ve tek alternatif varmış gibi. Malum sistem doğ, büyü, eğitil, tüket ve öl gibi lineer bir doğru üzerinde yaşamayı öven bir yapıda. Bunun sonucu olarak ta herkes yoldan çıkmadan, sağa sola bakmadan direkt olarak yaşıyor. Azıcık falso bile bu doğru üzerinden sapmayı ve dolayısıyla da sistem dışına itilmeyi beraberinde getirebilir.

Napıyor bu sistem insanlara? Tabii ki önce eğitiyor. Zekasına, yeteneğine göre bir eğitim veriyor. Sanıldığının aksine verilen bu eğitim gayet adil ve sistemin çıkarlarını optimize edecek şekilde.IQ su yüksek olanların geliri de bir miktar yüksek oluyor. Ama karşılığında ruhlarından oluyorlar. Ruhları ağzına kadar sistemin dışına çıkmanın ne tür felaketler getireceğine dair korku ile doldurulduğundan yaşam ile hayat arasında ki ilişkiyi kuramıyorlar ve neticede de yaşıyorlar ama zevk almıyorlar.

O kadar çok korkuyolar ki...

Mesela başarısız olmaktan korkuyorlar... Sonra yeterince şeylere sahip olamamaktan korkuyorlar... Milletin geri kalanının takdirini kazanamamaktan korkuyorlar...Çoluk çocuklarının kötü yola sapmasından korkuyorlar (ama kötü yolun ne olduğunu onlarda bilmiyor)...

Ama en çok ta sahip olduklarını kayıp etmekten korkuyorlar.......................

Herkes elindekinin kıymetini ve gerçek sahibini bileceğine bunların kendi hakkı olduğuna o kadar inanıyor ki, bu inançları sayesinde sisteme en büyük hizmeti ediyorlar.

Zeki ama akıllı olmayan bir güruh oluyor bu eğitilmiş kişiler. Sadece kendi faydalarını maksimize etmek için yaşayan ama günün sonunda faydasından çok, zararı maksimize olan bir fert çıkıyor karşımıza. İşte o kişi milletin yapıtaşı olan kişi.

Şimdiye kadar korkaklardan bahsettim zira, ancak zeki insanlar korkar. Peki korkmayanların hali ne? Onlar sisteme herhangi bir zararı ya da yararı olmayan bakiyeler. Yaşamlarının, haklarının hatta varlıklarının bir önemi yok. Zaten, eğitimleri de o kadar rekabetçi değil. Bunlar düşünmedikleri için acı da çekmiyorlar. Korkmadıkları için de sadece küçük ve gündelik çıkarlarının peşinden rahatça gidebiliyorlar. Yarın kavramı yok bu güruh için. Sayıları da bir hayli fazla olduğundan en güzel yönetim şeklinin de en yüksek manipilasyona imkan veren yönetim olması sistemin en makul bulduğu yöntem. Yani; Yaşasın demokrasi !

Nerden nereye geldim...Neyse zaten bu yazının bir sistem eleştirisi olmaması gerekiyordu. Olmadı da zaten ;)

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Ne kadar kendinizi begeniyorsunuz ve herkesten ustun goruyorsunuz. Hic bu kadar benci bir blog okumamistim.Kibriniz yazilariniza cok yansiyor bilmem farkinda misiniz?
Bazi dini fikirlerinizi de okudugum icin, uyarmak istedim.

Ridvan

Güllerevurgunum dedi ki...

Maalesef bahsettiğin gibi bir kusurum var. Umarım bir şekilde kendimi düzeltirim.Çalışmalarım sürüyor. Zaman gösterecek.

Ayrıca, dini yazılarıma referans vermiyorum. Sadece düz mantık çerçevesinde ki düşüncelerim beni Allah'a götürüyor. Yoksa din ile ilgili bir bilgim ya da altyapım yok.

eskici dedi ki...

Aslında çok doğru tespitler yazdıklarınız, kibirli olduğunuzu düşünmüyorum ancak; fazla düşünmekten yalnızlığa tek kişilik bir hayata ve çerkez terbiyesinden olsa gerek fazla mükemmelliyetçiliğe yönelmiş buluyorum sizi:)