9 Nisan 2012 Pazartesi

Hayaldi Gerçek Oldu !


Bu aralar kısa sürede ülkemde değişen şeyleri hayretle izliyorum.

Küçükken milli takımın bırakın puan almasını gol atmasına sevindiğimiz dönemlerden, büyük turnuvalara gidemediğimiz için dünya çapında teknik adamları kovduğumuz dönemlere geldik.

Bir çok branşta Avrupa kupaları kazanırken hemen hemen tüm branşlarda iddialı takımlarımız var artık.

Türk dizileri artık takribi 500 milyonluk bir coğrafyada hit olurken Türk malı tapon mal olma durumundan hızla uzaklaşıyor.

Memurların maaşları ciddi olarak düzeltilirken bir çok konuda özlük hakları iyileşti.

80 lerde kişi başı et tüketimimizin 4 katı et tüketiyoruz şimdilerde.
Ben küçükken sadece özel günlerde alabildiğimiz muzu şimdilerde almayanı dövüyorlar modunda heryerde bulabiliyoruz mesela.

15-20 yıl evvel tatilden sadece köyüne gitmeyi ya da orta direksen bir pansiyona gidebilmeyi anlarken artık herkesin bir tatil gündemi var Öyle ya da böyle.
Bir üniversite gencinin bırakın yurtdışı görmesini okuduğu şehrin dışına çıkması bile büyük bir hadise iken artık üniversitelerden yurtdışı görmeden mezun olanlar ancak ya çok mal ya da çok tembeller oluyor.

İşe ilk başladığım yıllarda 100 milyar $ ihracat hedefi konulduğunda herkes günlerce dalga geçmişti ve bunun imkansızlığına dair vir vir etmişlerdi. Ama daha geçen yıl yeni hedefin 500 milyar $ olduğu ve bunun gerçekten bence bile büyük bir iddia olduğu durumda kimse ağzını açıp bir tek aksi argüman öne süremedi.

"28 şubat bin yıl sürecek" dedikten 15 yıl sonra kaçacak yer arayan "cumhuriyetin yılmaz bekçileri" de ayrı bir alem.

Velhasılı kelam ben bu ülkede yaşamaktan heyecanlanmaya başlıyorum. Ezik büzük " 1 Türk dünyaya bedeldir" geyikleri bitti. Pragmatik, rasyonel ve özü ile barışmış bir ülkede yaşamanın tadını hafif hafif alıyorum. Bununla beraber bu tat henüz buruk bir tat. Ağızda kekremsilik bırakıyor. Henüz ülkenin ayrılmaz parçaları kendilerini buraya tam olarak ait hissetmediklerine dair türküler söylüyorlar ve biz bu sorunu hala çözemedik. Sonra, toplam refah artarken artan refah, olması gereken kadar adil dağılmıyor. En önemli konulardan biri de kurumsal başarılar yerine hala günü birlik sürdürülmesi çok zor şeylerle vakit harcıyoruz. Onun yerine hazır rüzgarı arkamıza alıp ivmelenmişken bir nebze olsun kalıcı işlere ve yerleşik düzene geçebilsek tam muhteşem olacak.

Hayaldi gerçek oldu, gerçekken kalıcı olsun ki bizden sonra görecekler tekrar hayal kurmak zorunda olmasın.

Hiç yorum yok: