6 Aralık 2009 Pazar

Anlat Bakalım Paşam !


Bugünlerde ülkemi düşününce heyecanlanıyorum. Yaşlı olmamakla beraber ömrümde görmeyi hiç beklemediğim ve 10 yıl önce hayal bile edemeyeceğim şeyler oluyor ülkemde. Bir dönemin kuvvet komutanları sivil savcılara ifade vermek üzere çağıralabiliyor artık bu ülkede. Çok ilginç...

Tabii ki anlatacakları hiçbir şey yoktur. Ya da itiraf edecekleri. Ama çağırılmaları ve çağrıya icabet etmek zorunda kalmaları bile büyük bir devrimdir bu ülkede. Belki de Bab-ı Ali baskınından beri ilk kez askeri bürokrasi yaptıkları ve/ya yapmaya çalıştıkları için hesap verecek. Hesap verecek derken buna inanmıyorum yani herhangi birşeyin hesabının sorulabileceğine ama şu da artık mesaj olarak verildi, bundan sonra aklından bir yaramazlık geçirenin peşinin de bırakılmayacağı.

Bir kere ben asla demokratik bir insan olmadım olmayı da düşünmüyorum. Köküne kadar, sapına kadar elitistim. Merikrotik bir sistemin taraftarıyım. İyi, yetenekli, başarılı olanın vazifeyi alması gerektiğine inanıyorum. Ultra liberalim. İnsanların özgürce yaşamalarının varlık nedeni olduğuna inanıyorum. (Özgürlük ise başkasının özgürlüğü ile sınırlanmış bir alan değil. Gerizekalı post modern tanımlamaları reddediyorum.) Özgürlüğün ancak fırsatlar eşit olduğunda bir değer olduğunun bilincindeyim. Demokratik biri olmadığımdan da demokrasiye karşı yapılmış zart zurtla da ilgilenmiyorum. Burada beni ilgilendiren başka şeyler var.

İlk olarak Türkiye'de bir derin bir devlet kültürü vardır. Yeryüzünde ki medeniyetler içinde sadece Yahudi, İran, Roma ve Vatikan ile sonradan Rusya ve Britanya'da olan bir kültürdür bu. Bize süper olarak görünen tüm güçlerin arkasında hep bunlar vardır. Zaman zaman bir medeniyet öne çıkar zaman zaman bir diğeri. Ben şansız olarak geri de kaldığımız bir dönemde yaşıyorum. Bununla birlikte kadim bir devlet kültürü olan Türklerin asker milleti olduğunu da söylememe gerek yoktur. Biz gidipte mimariyi geliştiremeyiz. Alfabemiz olmaz. Büyük şairler çıkartamayız. Biz bu değiliz. Bizim bu dünyaya yaptığımız katkı bu bahsettiklerimi yapacak insanlara iklim sunarız.(Bizim topraklarımızda İbn-i Sina çıkar, Farabi çıkar, Hayyam çıkar, Fuzuli çıkar ama bunların hiçbiri zannetiğimiz manada Türk değillerdir belki ama öz be öz bu milletin unsurlarıdır.) Halbuki ve maalesef üstümüzde ki eziklik psikolojisi bizi yedi bitirdi son 150 yıldır. Bu psikolojinin bize yerleşmesinde de tanzimattan beri askerlerin rolü büyüktür. Ondan dolayı askerlerden hoşlanmamam normaldir.

İkinci olarak, bu ülkenin cumhuriyet sonrası döneminde ki tüm darbeler ülkeme 10'ar yıl kayıp ettirdi. Sonuçlarında da daha ezik daha içine kapanık daha korkak nesiller ortaya çıktı. Hepsi birleşerek geri kalmış ya da tiki tabirle "gelişmekte olan ülke" statüsüne bizi hapsetti. Şahsen bu durum egomu sarsıyor. Sen git dünyayı yönet hem de binlerce yıl sonra Misak-ı Milli'ye sıkış. Ben bunu kabul edemem. Kaldı ki devletin derin tarafı da kabul etmemiş ki paşaları çağırmış:)

Üçüncüsü, her insanın makam ve mevkisini zamanı geldiğinde bırakması gerektiğine inanıyorum. Gelmişin 70 yaşına hala devleti ele geçirmek derdindesin. Git güney kasabalarına emekliliğin tadını çıkar. Bırakta gençlerin önünü aç. Tecrübelerini teorik katkı olarak aktar. Fikirlerin varsa savun. Ama hizmet ettiğin ve sana maaşını ödeyen millete ihanet etme. Allah'ın cezası !!!

Bu paşalar darbe yapmak istemiştir istememiştir... Teşebbüs etmiştir etmemiştir...Beni hakikaten hiç ilgilendirmiyor. Sanırım mezun olan her harbiyeli zaten cumhuriyetin temel ilkelerini koruma misyonu çerçevesinde bir gün darbe yapabileceği hakkını kendinde görüyordur. Kimseyi zan altında bırakmak istemem ama 6.hissim bu durumun vâki oldğunu söylüyor. Halktan kopuk, tarihi değerlerine uzak bir ordunun bırak ülkeye kendine bile faydası olmadığını önce ordunun bizzat kendisi görmeli.

Ama ben ordumla da bir gün barışıcağım. Ne zaman ki ordu kendisini tekrar Peygamber Ocağı olarak nitelerse !

7 yorum:

Adsız dedi ki...

Sen demokrasiye karşısın ben Türkiye'deki rejimin tamamına karşıyım. Cumhuriyet rejimi bana artık sadece gülünç geliyor ve demokrasi sadece bir hedef (tabii bu hedefte bir samimiyet ne yazık ki yok). Laiklik kavramını ise herkes işine geldiği gibi yorumluyor. Neticede senin dediğine geliyoruz: Türkler yönetmekte değil, savaşmakta iyidir. Şu günlerde onda bile iyi değiliz sanki...

Güllerevurgunum dedi ki...

Bak rejim karşıtıyım falan deme askerler alır içeri :P Töbe istiğfar et hemen belki affederler :)

Yanlış anlaşılma var ayrıca, hem savaşmakta hem yönetmekte iyidir Türkler ama kalıcı medeniyet eserleri ortaya koymada kötüdürler. Diğer bir iyi yanı da kalıcı medeniyetlerle karşılaştıklarında hemen bunları kendi bünyelerine adapte etmeleridir.

Gelelim rejim meselesine...rejimler gelir geçer. Kalıcı olan milletin hafızasıdır. bu hafızayıda canlı tutan bilnçli bireylerdir.

Adsız dedi ki...

Ne vakit rejime karşıyım desem gerici damgası yemişimdir. Cumhuriyetçi olmak neden ve kime göre ilericilik anlamıyorum. İnanmıyorum ben bu rejime; gerçi rejimin ne kabahati var. Bütün milletler her türlü rejimi mahvetmek konusunda oldukça ustalar.
Türkler gerçekten yönetim konusunda iyi değiller ya. Osmanlı mesela savaşın bittiği ve genişlemenin artık mümkün olmadığı noktada çökmeye başladı.(Tabii şimdi diğer etkenleri saymak uzun sürer hiç yapmayayayım bunu; benim söylediğim biraz ironik bir yaklaşım sadece.) Yaramıyor bizimkilere rahat yaşam. Mümkünse her daim aksiyon olmalı:))

Güllerevurgunum dedi ki...

Osmanlı değil sadece...her büyük imparatorluk bir gün yıkılır..Geri doğru sayayım mı?

Büyük Britanya,Osmanlı,Endülüs,Selçuklu,Abbasi,Emevi,Roma,İskender'in Devleti....

ABD de yıkılacak mesela..insan gibi..doğuyorlar büyüyorlar yaşlanıyorlar ve ölüyorlar. Gayet normal.

Herkes ölür önemli olan nasıl yaşadığın :)

benim de sözüm var dedi ki...

nasılsın?

Güllerevurgunum dedi ki...

sen nasılsın? Bakıyorum yoğun günler geçirmişsin :)

benim de sözüm var dedi ki...

ewet geçirmedim daha, geçiriyorum.