24 Kasım 2011 Perşembe

Gönüllü Kölelik



Bir anti kapitalist olarak anılarımı yazacak olsam sanırım kitabın kapağına bu resmi koyardım.

Ruhumu kemiren bu saçma sapan yaşam formuna olan isyanımı paylaşan birisi işi karikatürize etmiş ve ben de çok beğendim. İnsanların korkularını eğitim sistemi vasıtasıyla inşaa eden ve herkesi tek tipleştiren ya da tek tipleştiremediklerini ötekileştiren çok başarılı bir sistemin içinde yaşıyoruz. Alternatif yaşam formlarını yok eden ya da daha kötüsü de kendine benzeten bir egemen yaşam pratiği bu.

Mesai saati diye bir kavramı icat edip, herkesin kulağına herşeyin en iyisine layık olduğunu fısıldayan sistem, bunu yaparken moda ikonlarını, süper starları, sporcuları, -izm leri ve şu an aklıma gelmeyen hertürlü enstrümanı kullanıyor. Halbuki, neden herkes herşeyin en iyisine layık olsun ki? Allah herkese layığını verir zaten. En iyisini elde etmek için kural tanımaz bir hırs göstermek nedendir?

Ayrıca, neden şeylere yani materyallere bu kadar takılıp kalır olduk? Arkadaşlarınla 2 çift muhabbet etmenin keyfini dolce&gabbana'dan alınabilecek bir çanta için ekstradan 200 saat daha çalışmak alması nedendir? Ray-ban gözlük takan adama gösterilen itibar neden 5 dil bilen fikir üreten, insan yetiştiren birine gösterilmez.

Tükettiğin kadar varsın ve sahip olduğun materyal kadar değerlisin. Peki, ölüm hayatımızda nerede? Ya bir avuç gururumuz da mı kalmadı? Hani vicdan? Ne pahasına olursa olsun sahip olma dürtümüz, insani keyfiyetlerin önüne geçeli ne kadar oldu acaba?

Kendini müslaman olarak tanımlayanlar dahi ekonmik güce ve iktidara giden yol olarak inancı kullanıyorlar. Halbuki, insanı insanlıktan çıkaran sisteme dokunan yok. Sistem yine kendine dönüştürüyor ve az kişi bunun farkında. Bunlara da meczup deniyor.

Hiç kimsenin aklına sosyal güvenlik sisteminin dışına çıkmak, kasko yaptırmamak, sigortadan uzak durmak gelmiyor. Ama bizatihi bu finansal araçlar sistemi ayakta tutup bizim hayatımızı esir alıyor. Evimizi, arabamızı, hayatımızı sigortalatmak için harcadığımız para için çalışmamız gerekiyor. Normalde ihtiyaç duyduğumuz yaşam için çalışmamızın üstüne ekstra mesailer harcamadan nasıl kendimizi güvende hissedebiliriz ki? Mazallah ya arabamızın başına birşey gelirse?

Tabii az sayıda asinin başında bir de mahalle baskısı var. Oku, iş bul, evlen, çocuk sahibi ol. Bunların herbirini yaparkende en çok para kazanacağın ve mahallenin hoşuna gidecek şekide davran. Ruhi kemalatına zaman ayırmayan çiğ insanlar olarak büyüyoruz ve gözümüz daha çok tüketme hırsı ile kurduğumuz ailelere de sahip olduğumuz çocuklara da huzur ve mutluluk getiremiyoruz.

İşin kötü tarafı bunları hep gönüllü yapıyoruz.

2 yorum:

LoveMeorLeaveMe dedi ki...

hahahh katılıyorum resim de harika olmuş :)))

Güllerevurgunum dedi ki...

Yoksa sende mi antikapitalistsin? :)