14 Eylül 2008 Pazar

Romantik Amele


Pazartesi sendromu diye birşey vardır. Hani insanların hafta sonunun bitmesinden korkmaları ve pazartesi gözlerinde büyütmeleri ile ilgili olan yarı hastalıklı durum.

Ben de hiç böyle şeyler olmazdı. Çünkü yaptığım işleri hep zevkle ve bir amaç uğruna yapardım. Gönüllü bulunduğum kuruluşlarda da profesyonel olarak çalıştığım firmalarda da durum hep aynıydı. Bundan dolayıda genelde başarılı olmuşumdur.

Şu an ki işime başladığımda kariyerimi istediğim gibi yönlendirme imkanı sağlayacağına inanmıştım. Bunun içinde büyük bir motivasyonla çalıştım. Başarılıda sayılırım. Ama motivasyonum artık bitti. Zira, kariyer hedeflerime hizmet etmeyen bir duruma geldi şirketteki pozisyonum. Benim öyle yıllarım yok önümde. İlerlemek içinde önümün açılmasını bekleyemem. Hele ki, önümdekilerin çapları benim çapımın 1/2'si iken bunu hiç bekleyemem. Açıkça da bunu ilgili mercilere ilettim. İsyanım bana zam olarak geri döndü ama önemli olan benim için para değil. O sadece bana verilen değerin sayısal olarak ifadesi. Daha çok para kazanınca daha çok haracayan biri değilim neticede.

Romantik biri olarak önüme koyduğum bir hedefim var. Bu hedefe ulaşmaktan çok hedefe ulaşmak için mücadele etmeyi seviyorum. Bu aynen Fener'in iyi oynasada kayıp ettiği maçlardan duyduğum buruk tatmine benziyor. Zira, önemli olan ne pahasına olursa olsu kazanmak değil. İyi oynamak ve iyi oynadığın için kazanmak. Belki benden iyi bir şovalye olurdu. Tek şansızlığım birkaç yüzyıl geç doğmak oldu.

Artık bu motivasyonu kayıp ettiğimden, iş yerinde geçirdiğim her dakika işkence benim için. Birde o müdürümsü karakterin sinirimi bozmasına katlanmak zorunda olmak tam bir ömür törpüsü.

Yarın yine pazartesi ve güzel geçen bir pazar gününün ardından ofise dönmek ve aşağılık, tutkusuz, bencil bir sürü insanla uğraşmak zorundayım. Sadece para kazanmak için çalışmayı çok aşağılıyıcı buluyorum. Midemi bulandırıyor bu durum. İnandığın bir amaç olmadan ve fark yaratma gayretinden yoksun olarak iş yapmak çok feci bir hadise.

Ne yapabilirim ki? Lanet olsun içimdeki bu romantikliğe ama ben böyle biriyim....

Hiç yorum yok: