9 Haziran 2009 Salı

Bir Zavallının Kendi İle İmtihanı


Hayatımın yarısı kendi kendimi eleştirmekle geçiyor. Diğer yarısının ise nasıl geçtiğini anlamıyorum bile. Anlayabildiğim yarısı, yani kendi kendimi eleştirdiğim kısımda hep dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum. Ben bir türlü bir işte veya uğraşta "en iyi" olamıyorum. Yaptığım birçok şeyde oldukça iyiyim ama hiç birşey de en iyi değilim maalesef. Bazı şeylerde ise çok kötüyüm ki bu da cabası :( Elimi neye atsam bir yetersizlik hissi ruhumu sarıyor.

Hani çeşitli kereler Allah'ın seçilmiş kulu olduğumu ima eden şeyler demiştim ya, bu benim herhalde imtihandan geçirilmediğim anlamına gelmiyordur. Benim imtihanım en büyük imtihan. Kendimle imtihan...Sürekli en büyük düşmanını yanında taşımak nasıl bir duygudur "ben" olmadan anlaşılmaz diye düşünüyorum. Sürekli bu bedene hapsedilmişlik, bir yetersizlik, bir daralmışlık hissi...

Öyle ki; ıssız bir adaya düşsem yanıma alacağım 3 şey sanırım: korkularım, endişelerim, takıntılarım olurdu. Zira, onlarsız bir hayat düşünemiyorum.

Ama artık onlarsız bir hayatım olsun istiyorum. Herşeyi düşünmek, planlamak, uygulamaya çalışmak ve sürekli mücadele etmek benim bünyeme uygun değil. Biraz da işler oluruna varsın diyorum. Gerçi ben ne yaparsam yapayım hep oluruna varıyor ama ben stresimi yanıma kâr bırakıyorum.

Bir ara demiştim ya "beynimin turn off düğmesi olsa" diye. Aynen o moddayım bu aralar.

2 yorum:

e.d dedi ki...

aslında kişilerin değil de olayların turn off düğmesi olmalı bence: )

Güllerevurgunum dedi ki...

valla bunu aklıma getirmemiştim. Gerçekten bitse olayalr şahane olurdu.
ohhh rutin olarak yaşardık. Zaten bu heyecanbanba göre değil :)