16 Ağustos 2011 Salı

Nostalji


Yıllık izinlerimi hep en fazla 1 hafta olarak kullanabilmiş biriyim. Ama bu sene ilkkez 2 haftayı da hem de beraber şekilde kullanıyorum. Bu benim için oldukça yeni ve ilginç bir tecrübe.

İstanbul'a geldim ve direkt yatış modundayım. Mental olarak çok yorgun olmamın sonucunda da acayip çok uyuyorum ama diğer yandan da bir tür nostalji yaşıyorum. Üniversite yıllarımda, çalışmadığım yaz günlerinde de aynı böyle yatış ağırlıklı bir diyet uygulardım kendime. Bol bol yatış, bol pc oyunu ve bol miktarda arakadaşlarla geyik. Gerçi şimdilerde arkadaşlarla geyik azalıp sadece iftar organizasyonlarına indirgendi ama diğer ikisinde sınır tanımamaktayım.

Hep yalnız yaptığım şeylerden keyif alan ve canı sıkılmayan biri olmuşumdur. Bundan dolayı insanların tatilin hemen hemen tamamını evde geçirecek olmamı anlamamaları normal. Halbuki, benim için tatil ancak evde geçirilen zaman dilimin adı oluyor. Diğer tür tatillere gittiğimde bile kendime gelmek ve gerçekten dinlenmek için 2-3 günü yine evde geçirmem şart.

Dün gece ise geç saatlerde otururken pencereden içeriye giren hafif bir esinti oldu. Bu esinti neticesinde üniversite yıllarımın yazları ile ilişkiyi kuruverdim. Nostaljinin temasını da bu oluşturuyor. Sıcak gecelerde ne zaman tatlı bir esinti hissetsem ve o an pc başındaysam hep aklıma üniversite yılları geliyor. Daha doğrusu üniversite yıllarımın en güzel tarafı olan yaz tatilleri ve aylaklık zamanlarım. Hey gidi günler...O zamanlarda bir grup arkadaşımla beraber vampir vari bir hayatımız vardı. geceleri 4-5'e kadar ayakta kalıp sonra öğlene kadar uyuduğumuz bir yaşamdı bu. Yazları nerdeyse hiç gece uykusu almadan geçerdi. Aslında çok değişik birşey yapmazdık. Birisin evine gidilir, çay demlenir ya batak oynanır ya da OK. Akabinde de Türkiye'yi kurtarırdık. Çoğunlukla yapılan geyik bitmeden birçoğumuzu uzandığımız yerlerde sızardı.

O günlerden bugüne bayağı şeyler değişti belki ama hafızamda ki hoş anıları kaldı. Bugünlerde işte bir nebze de olsun o günleri hatırlıyorum.

9 yorum:

seyircikoltugu dedi ki...

Başlıktan sonra resmi görünce ben epeyce bir geçmişe gittin sandım, çocukluğa mesela :) Calimero'yu ben çok severdim, garibim "Ama bu haksızlık değil mi" diye dolanırdı etrafta. Okuduktan sonra nostalji deyince ben de eski Ramazanları getirdim aklıma. Şimdi 15 dakikada sahuru bitiriyoruz ama ev daha kalabalıkken o sofra başından anca bir saatte kalkardık. Gözler kapalı başlanan yemek şen şakrak kahkahalarla sonuçlanırdı. Ona rağmen sabah erkenden kalkıp okula gidebilirdik. Hey gidi heeyy...

Güllerevurgunum dedi ki...

Ramazan nostaljisi de bir başkadır. Aslında o konuya da ayrı bir yazı lazım. Ama 80'lerde çocuk olduğunu Calimero'yu bilerek belli ettin.Eskilerden kim kald ki zaten... :)

seyircikoltugu dedi ki...

Öhöm öhöm anlamadım ne 80leri? Eski de kim? Karıştırıyorsun sanırım, ben o değilim :) Ayrıca şimdiki çizgi filmlere bakınca hiçbir zevk alamıyorum. Ne varsa eskilerde var! Şimdiki Şirinler bile güzel değil, bırakın ormanlarda kalsınlar, New York nereden çıktı ki zaten?

Güllerevurgunum dedi ki...

öncelikle artık yaşlandın ve bunu kabul et :)

Ayrıca, çocukken herşey çok güzeldi ondan büyüyünce yeni şeylerin tadı çocukluktaki gibi olmuyor. Yine de haksızlık yapmayalım bazı güzel çizgi filmler var. Mesela, Avatar ya da Star Wars Clone Wars gibi.

Şirinlere hala gidemedim ve spoiler için seni kınıyorum :(

fatma dedi ki...

Spoiler yapmadım ben! Afişi de mi görmedin kocaman yazıyor New York diye. Hem bunu spoiler olarak değil de öneri olarak almalısın. Yazımı okuyunca anlayacaksın ama çok geç olacak! Ayrıca Tom ve Jerry, Şirinler, Tweety, Jetgiller, Calimero, Heman, Heidi, Transformers ve Tsubasa ile Avatar'ı bir tuttuğun için seni şiddetle kınıyorum :) Yaşlıyım ama o çizgi filmlerle büyüdüğüm için mutluyum.

Güllerevurgunum dedi ki...

Tam da aklımadn geçen çizgi filmleri saymışsın. Demek ki bizim nesil hep aynı tornadan geçmiş. Ama yine de ben Avatar'ı beğenmiştim. Tsubasa nın yerini tutmaz belki ama yine de başarılıydı;)

seyircikoltugu dedi ki...

Avatar'ı ben de beğendim ama Avatar rövaşata atabilir mi? Gerçekçi olalım. Kuyruğu dolanır saçına, sonra tepetaklak gider. Bir çizgi film daha vardı ama sen onu izlememişsindir kesin. Beverly Heels Teens :/ Çok hoşuma giderdi. Bulsam da izlesem..

seyircikoltugu dedi ki...

Beverly Hills Teens'in adını yanlış yazmışım pardon :/

Güllerevurgunum dedi ki...

ayıp ettin ya bilmez miyim. Türkçesi de Beverly Hills Bebekleri olmalı. Bianca diye bir karakter vardı. Ben de az değilim bak :)