27 Eylül 2008 Cumartesi

Babam ve Ben


Bugün İstanbul'da yağmur yağıyor. Tam sevdiğim gibi...Hava soğuk, yağmur da şiddetli değil. İşe gitmek için hiç acele etmedim. Evden çıktıktan sonra usul usul ve yolumu da biraz uzatarak yağmurda yürümek için kendime bahane yarattım.

Evden çıkarken babam da kalkmıştı ve hazırlanıyordu. Aslında güzergâhlarımız büyük ölçüde uyuşuyordu. Ama ben ondan hızlı hareket ederek ve haber vermeden çıktım evden. Son haftalarda "eğmeği uzatır mısın?" , "tuzu verir misin?", "su nerde?" şeklinde ki sofra dialoglarının haricinde hiç bir dialogumuz olmuyor zaten.

Yağmurda yürürken, aslında benim babamla hayat boyu belini kırdığım kelime sayısının belki 1000'i geçmediğini düşündüm. Sağlıklı bir iletişimimiz hiç olmadı.

Ama önce babamdan bahsetmeliyim. Babam aslında çok iyi bir insan. Etrafındaki herkes kendisini çok sever. Şimdiye kadar kendisi hakkında kötü bir şey diyen çıkmadı. Tabii, bunun temel nedeni çok temiz kalpli bir insan olmasında yatıyor. Hiç kimse hakkında sui zan etmez. Ona göre herkes iyidir. Ta ki; birisi onu aldatana ya da kazıklayana kadar. Hayatının tamamını ailesine adamış bir insandır. Ailesi derken yanlış anlaşılmasın, annesi, kardeşleri falan filan. Kendi kurduğu aileyi hep ikinci plana bırakmıştır. Acayipte çalışkan bir insandır. Bildim bileli bir şeylerin peşinden koşar ve gayret eder. Çoğu boş şeylerdir ama yine de yerinde duramaz. Belki de, bizimle vakit geçirmek yerine bu maskenin altına saklanıyor. Bunu hiç bir zaman bilemeyeceğim. Hiç bir kötü alışkanlığı olmadı benim babamın. Belki de bende bu yüzden hiçbir zaman ajandama bu tür alışkanlıkları almadım. Bana iyi örnek mi oldu nedir? Mesela kendisini, hiç sigara, içki içerken görmedim. Hiç bir zaman (anne-babasına gittiği zamanlar hariç ki bu haftanın 8 günü yapar. Evet yanlış değil 7 günün 8inde) eve geç gelmez. Bu durumda, büyük ihtimalle annem haricinde başka bir kadın olmadı hayatında (Bu yaşıma geldim hala sigara, her hangi bir alkol türünü tatmışlığım yoktur. Ayrıca evli olmamakla beraber her zaman tek eşlilik taraftarı olmuşumdur ki bu ortalam Türk erkeğinin genel eğiliminin oldukça dışındadır.). Ayrıca şu an aklıma gelmeyen başka iyi özellikleri de vardır mutlaka ama gerisi aklıma gelmiyor.

Benimle babam arasında ki ilişki de ise ben bildim bileli sorunlar olmuştur. Hakkını yememen lazım bana asla şiddet uygulamamıştır babam. Ama diğer yandan hiç bir zaman beni sevdiğini de hissedemedim. Bana baktığında boş boş bakan biri görüyorum sadece. Bazen hayal kırıklığı...

Halbuki, örnek gösterilecek bir evlat olduğumu düşünmüşümdür. Ailemi utandıracak hiç bir hata yapmadım. Kötü arkadaşlıklar kurmadım. Ergenlikte dahil hiç bir kötü alışkanlığım olmadı. Halı saha maçları hariç okuldan bile kaçmadım. Okullarımda hep en iyilerden biri olmuşumdur. Derecelerim bir yana aldığım burslarla da aileme yük olmadım. Türkiye'nin en iyi okullarını kazanmış olmak bile babam için bir şey ifade etmedi hiç bir zaman. Benimle ilgili iş hayatımda da hiç bir zaman utanç verici birşey yapmadım. Harama el uzatmadım.

Ama neden bilmiyorum babam hiç benimle iletişime geçme gereği duymadı. Ben, O'na sanki bir cezaymışım gibi davrandı. Defalarca etrafımda "keşke senin gibi bir oğlum olsa" diye iltifatlar duymuşken babamdan en ufak bir ilgi görmedim. Her zaman beni yalnız bıraktı. Maddi olarak bize sunduğu çok yetersiz olanaklar yüzünden bile kendisini hiç suçlamadım (gerçekten elinden gelenin en iyisini yaptığına inanıyorum) ama en azından üniversite sınavında nereyi kazandığımı sorabilirdi? Ya da, veli toplantılarıma gelebilirdi. Ya da, benimle bir kez olsun maça gidebilirdi. Tamam belki futbolu sevmiyor olabilir ama en azından hangi takımı tuttuğumu merak etmemesi garip değil mi?

Sonra bir de bitmek tükenmek bilmeyen şikayetleri var..."sen adam olmassınız", "sen nasıl üniversite okudun?", "ne olacak senin bu halin?"... Bunlara nasıl dayanıyorum artık ben bile anlamıyorum. Sanırım iletişimi keserek kendi tepkimi veriyorum. Bunu anlıyor mu bilmem?

Beni en çok zorlayan şeyler hep hayatımda bana yol gösterecek bir figürün olmamasından kaynaklı olmuştur. Güçlü bir baba ya da abi figürünün hep eksikliğini duydum hayatımda. Bundan dolayı herşeyi kendim halletmek zorunda kaldım. Mesela, ergenliğe ilk girdiğimde vücudumda ki değişikliklerin farkına varmakla ne yapmam gerektiğini bir türlü bilememiştim. Burada bile bana yardımcı olmayan bir babam var benim. Ya da hayatımla ilgili ne yapacağıma dair kararlar alırken bir kez olsun sormadı ne yapmak istediğimi.

O zamanlara dönüp baktığımda bu durum benim kişisel gelişimimi çok etkilemiş. Belki de bu sayede, kendi ayakları üstünde çok rahatlıkla duran, ekmeğini taştan çıkaran, gerektiğinde acımasız olabilen biri olabildim. Tam 1 erkek yani (?) ! Hayatta hiç kimseye ihtiyaç duymadan yaşamak konusunda uzmanlığımın temelini babam sayesinde attım. Yalnızlık hissiyle yaşamanında tabii ki...Kimseden korkmamamın sebebide babam. Zira, birçok kişi korkuyu önce babalarından öğrenirler. "babana söylerim haaa!" şeklindeki bir geyik hiç olmadı hayatımda. Bu geyiği yapanlara da cevabım, "ee? söylersen ne olacak?" oldu. Korku yerine pervasızlığı öğrenmiş olduk böylece. Protest bir tip olmamın altında da bence bu yatıyor.

Yalnız, bazen düşünüyoru. Ya babam ortalama bir baba gibi bana davransaydı? Nasıl değişirdi hayatım. Daha mutlu, daha başarılı, daha sevecen olur muydum? Cevabını öğrenemeyeceğim bir başka soru da bu.

Hani hayatta bazı şeylerin eksikliğini hissedersiniz yaa, benim arkama baktığımda bana destek olabilecek kimseyi görmüyor olmam en büyük eksikliğim. Zorda kaldığımda dertleşebileceğim, yardımcı olamasa da benim için endişelenen ve kederlenen birinin olmamasının yarattığı boşluk hiçbir zaman dolmayacak.

3 yorum:

eskici dedi ki...

İçimi çok burktu yazdıkların seni rahatlatırmı bilmiyorum ama; toplumumuzda genel itibari ile baba modeli bu uzak ulaşılamayan ve de eleştirel bizi daha da iyi olalım diye kamçılamaya çalışırken sevgiden demeyeyim de sevecenlikten uzak içine atan tipler yaratanlar. Babanın farklı davranması ile gerçekten farklı olacaktın buna katılıyorum. Yanlış anlama bu yazdıklarımın benim babamla ilgisi yok eşim ve oğlum arasında ki ilişki böyleydi. Benim babamda sessiz sakin bir tipti babama hissettiğim asla korkmadan saygı duymamdır, duygularını göstermezdi ama bakışlarından anlardık bizi çok sevdiğini.Babam benim için hala hayat ışığımdır mekanı cennet olsun...

Güllerevurgunum dedi ki...

Allah cennetinde buluştursun diyeyim ben de.

eskici dedi ki...

Umarım sende çocuklarının hayat ışığı olursun. hayatta anne ne ise baba da o, ötesi yok çünkü;çocuk sevmeyi anneden ahlakı, erdemi ve de savaşmayı babadan öğreniyor (tecrübelerimden çıkardığım bu sonucu çocuk eğitimi kitabında okuduğumda kendimi kutlamıştım:))