15 Aralık 2008 Pazartesi

Dua



İnsanın en mahrem anları Rabbi ile olan anlarıdır. En azından ben öyle düşünüyorum. Rabbin adını ister God, ister Yehova, ister Hürmüz, ister Buda, isterse de Allah olarak seç ve ona göre inan, sonuçta bir yaratılmış olarak Rabbin ile yalnız kalmakve ona maruzatını bildirmek istersin. Bu eyleme dua diyenler var. Bende öyle diyeceğim...

İnsan haricindeki varlıkların da kendi lisan-ı halleri ile dua ettikleri söylenir. Canlı ya da cansız her varlık kendini yaratan gücü takdis etmek adına ve en çokda yaratılmanın neticesi olarak bu dualarını arz ederler ama bu şuurlu bir eylem değildir.

Şuur sadece insana verilmiş bir nimet (ya da külfet bakış açısına göre değişir) tir. Şuurun yan etkisi ise ne kadar aciz olduğunu bilmektir. İnsan, sahip olduğu o devasa EGOya rağmen aslında ne kadar da acizdir ! Her acziyeti ile yüzyüze kaldığı zaman ise Rabbi'ne yakarmak ister.

Benim durumumda her yaradılan gibi aslında ama bir yandan da kendimi hep farklı hissetmişimdir. Fakat, benim farkım aslında hep ne kadar sıradan ve aciz olduğumun bilincinde olmamdan kaynaklanıyor. Bir ironi var bu noktada. Zira, insanlar o kadar kendilerini düşünür bir haldeler ki; sıradanlıklarının farkında değiller. Sanki, problemleri olan bir tek kendileri. Ya da sahip oldukları problemler sadece kendilerinde var. Ufacık beyinleri ile kendilerini küçücük problemlerine esir ediyorlar. Koskocaman evrende minnacık bir dünya inşa edip kendilerini ona hapsediyorlar.

İhtiyaçları olan ise sadece biraz dua. Sadece biraz Rableri ile başbaşa kalmak. Sadece hayatı sağlıklı değerlendirebilecekleri bir değer sistemi. Sadece küçücük bencil dünyaları üstüne değil varoluş amaçları üzerine kafa yormak. Sadece biraz empati ve tefekkür.

Herkesin hayatında kendince büyük sorunları ve huzursuzluk kaynakları vardır. Ben her zaman şöyle dua ederim:

"Allah'ım beni altından kalkamayacağım şeylerle muhattap etme."

ya da

"Allah'ım benim için hayırlı olmayacak isteklerimden beni koru"

Sonuçta sorunlarımı ve isteklerimi değelendirirken ve önem sırasına koyarken, bu perspektifin yararını görüyorum. Bu kendi çapımdaki inanç sistemimin ürünü olabilir ama aynı zamanda benim hayatla baş ederken kullandığım bir enstrüman.

Yoksa istediğim herşey için günün her saatini dua ile geçirmem gerekirdi. O kadar bitmez tükenmez isteklerim ve yine o kadar fazla kendimce büyük problemlerim (her insanda olduğu gibi) var ki; Allah'tan herşeyi istemeye utanırdım.

Lanetli bir zamanda yaşayan bir birey olarak, hayatım (yine hemen hemen herkesinki gibi) inanılmaz bir hızda geçiyor ve bu hız arasında bazen kontağı kapatıp farklı bir dünyanın insanı olmak ve herşeyi karşılıksız verenden bazen birşeyler istemek bazen de verdiklerine şükretmek müthiş bir rehabilitasyon sağlıyor.

Ne de olsa "duamız olmasa ne işe yarardık*" ki... !

* Kur'an dan bir ayet ama hangi süre bilemiyorum :-(

4 yorum:

Wilwarin dedi ki...

Hep insanlar 'Hayırlısıysa ver' diye dua ederler ya bende 'Hayırlısıyla ver' diyorum.Çakallık mıdır bilmem ama..

Ve birasda fasla üstünde duruyorum aynı duanın.Olmaması ihtimalini göz önünde bulundurmak istemiyorum..Daha çok daha çok! =) Ne doyumsuz ve laftan anlamas bi kulum ben ya =)

Güllerevurgunum dedi ki...

level 1: farkına var
level 2: çözüm üret
level 3: çözümü uygula
level 4: çözümü ilel ebed müddet kıl. ya da başka deyişle eski haline dönme
level 5: iki cihanda aziz ol :)

e.d dedi ki...

:)yorum yapılcak çok şey olmasına rağmen bu konuda o kadar çok şey hissedip tek bir şey söyleyememek kısaca yorumsuz kalmak böyle bir şey sanırım. sustum!!!

PerimÇilek dedi ki...

ve inanç..