4 Ocak 2009 Pazar

Bir Vefâ Kalmıştı


Bu günlerde kafayı taktığım konu ne kadar sıkıcı biri olduğum. Ne kadar çabalarsam çabalayayım bir türlü günümüz insanının anladığı mâna da eğlenceli (!) biri olamıyorum. Kendim keyif almadığımda da yapmacık olarak el alemin keyfine uyum sağlamak için de rol yapmıyorum. Peki, sonuç ne: El alem beni sıkıcı belliyor, ben de onları basma kalıp ve popüler kültürün esirleri olarak.

Şimdi, bu durumun şöyle bir dezavantajı var. Çevremdeki insan sayısı azalıyor. İnsan sayısının azalmasının en büyük yan etkisi ise "insan insana muhtaçtır" sözü ile ifade edilen durum. Yani, her an başın sıkıştığında birinden yardım alma gereği.

Gerçi, ilginçtir ki; bu tür durumlara hiç düşmedim. Genelde ihtiyaç duyulduğunda aranan oldum. Ama kafamı bozan sadece ihtiyaç duyulduğunda aranan biri olmak zaten.

Tamam, ben briç oynamayı, müzeye gitmeyi, zamanını kitapçılarda geçirmeyi, deli gibi strateji oyunlarını seven biriyim ve bunları seven insan sayısı çok yok ama yine de insanlar sadece vefa icabı arayamazlar mı? Sadece halimi hatrımı sormak çok mu zor? Her insani ilişkinin bânisi ve koruyucusu ben mi olmak zorundayım? İnsanlarla beraber saçma sapan geyik yapamıyor olmak, geceleri çıkmıyor olmak, o restoran senin bu pub benim gezmiyor olmak beni sadece ACİL ARAMALAR için bir insan mı yapar?

Bu yaştan sonra zevklerimi insanlar için değiştirecek değilim ama üzülmeden de edemiyorum. Benim ilişkiyi sıcak tutmak için harcadığım enerji karşımdakilerin harcamaması yüreğimi acıtıyor.

Hiç yorum yok: