13 Ocak 2009 Salı

Parli Italiano?



En sonunda tembelliğimin üstesinden gelerek bir süredir ara verdiğim İtalyanca öğrenme gayretlerime devam etme kararı aldım. Neticede, soluğu Rönesans'tan mı kalmış nedir dandik İtalyan Kültür Binasında aldım.

Bu bina ilginç bir bina. Tarlabaşında merkezi bir yerde lakin İtalyanların parasımı yok yoksa bizim anıtlar kurulu izin vermediğinden mi bilmiyorum 17. yy dan kalma gibi duruyor. 2 kişinin aynı anda yürüyemeyeceği merdivenleri var. Tüm ulaşım aşağı ve yukarı tek yönde gerçekleşiyor. Millet birbirine sürtüyor ve ben bundan nefret eden biriyim. (Fiziksel temas sıfır olsun en güzeli.)

Tabii bir de müthiş bir havalandırma sorunu var. WC lere yakın sınıfların nasıl koktuğunu anlatamam ve o sınıflarda nasıl ders yapıldığını da anlamam.

Sınıflar ise inanılmaz dar. Benim yatak odam kadar bir yerde 15 kişi ders yapıyoruz :) Ama ilginç buluyorum bu ortamı yinede. Sanırım fiyatı rekabetçi yapmak için bu tür bir ortam kullanıyorlar. (tamamen benim teorim)

İtalyanca, daha önce ucundan kıyısından değdiğim diğer diller olan Rusça, Almanca ve Arapça ile kıyaslanırsa çok kolay bir dil ama İngilizceden ise daha zor. Çok güzel bir fonoteği var. Bütün kelimeler sesli harfle bittiğinden normal konuşmalar bile size bağırışma gibi geliyor. Ama yine de dilin şiirselliğini bozmuyor.



Diğer avantajı ise yazıldığı gibi okunan bir dil. Sanırım batı dillerinde bu özelliğe sahip tek dil. Gerçi bununda istisnaları var ama genelde kuralsızlık çok az. Azıcık pratikle hemen kuralları anlaşılabiliyor.

İtalya güzel memleket vesselam. Çok uzun süre kalmamış ve turistik bir atraksiyon gerçekleştirmiş olsamda beğendim doğrusu. Ama insanları için aynı şeyi söyleyemem. Birçok İtalyan tanıyorum. Çeşitli vesilelerle tanıştığım bu insanlarla sayesinde anlamalı bir veri kümesi elde ettim ve ortalama bir İtalyan'ın Türklere çok benzediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Ama maalesef kötü özellikleri yönünden benziyorlar.

Aslında 2 tane İtalya var. Kuzey ve Güney. Kuzey İtalya, bildiğin Avrupa. İsviçre-Avusturya gibi bir hayat tarzları var ve acayip ukala insanlar. Aynı zamanda İtalyan'ın zenginliğini üretenlerde bunlar. Bildiğiniz nerdeyse tüm markalar ve sanayi kuruluşları bunlara ait. Zaten ellerinden gelse Güney ile ayrılırlar. Güney İtalya ise bizim İçanadolu'un deniz görmüş hali. Hala köylü bir toplum. Paso yatış ve tembellik, yüksek suç oranı, işsizlik, 3 kağıtçılık vs...Bilinen mafyalarında Sicilya ve Napoli'li olması da bunun göstergesi. Güneyliler için "Böbreğinizi bile çalabilirler" diyenlerle karşılaştım. Ama Güneyliler İtalyanların göçmen kısmı aynı zamanda. ABD ve Avrupa'ya giden bu fakir Güneyliler olmuş.

İtalyanlar malumunuz müthiş yetenekli tasarımcılar. Savaş helikopterlerinden çoraba kadar İtalyanların tasarımlarını rahatlıkla anlayabilirsiniz. Made in Italy ibaresi dünyanın heryerinde saygı gören bir ibare. Ama bence burda abartı var. Adamlar ülkelerinin iyi reklamını yapmış zira kabul Designed in Italy rakipsiz ama Made in Italy o kadar iyi birşey değil. Made in Turkey birçok imalat için çok daha iyi. Made in Germany ile kıyas bile kabul etmez İtalyan ürünlerinin kalitesi ama tasarımları o kadar iyiki kaliteden fedakarlık yapmak zorunda kalıyoruz.

Neyse, özetle ben İtalyanca öğrenmeye 5. kur itibari ile devam ediyorum. Bakalım öğrenebilecek miyim? Bu tembellikle zor ama göreceğiz.


3 yorum:

Selin dedi ki...

kolay gelsin diyelim o zaman :) Ben de şu Fransızcadan kurtulunca İtalyancaya başlamayı çok istiyorum ama nasip-kısmet tabi...

e.d dedi ki...

toskana yolcusu kalmasıınn!!! :) Yolcuların sayısı nicedir artmakta. Türkleri italyaya döktük diye düşünebilirler:)

hedef dilim ,takdir ettim kolay gelsin!

Güllerevurgunum dedi ki...

@sLn:

Fransızca bilenlerle karşılaştım önceki kurlarımda. Çok benzer iki dilmiş ve çok kolay öğreniyorlar. Sorun yaşamazsın bence :) Bekleriz seni de. Hem de İstiklal'e yakın ;)

@e.d

Valla ben şahsen Toskono hayranı değilim. Ama fırsat olursa tekrar giderim. İtalyanca aşkımızın temeli tamamen profesyonel nedenler :)