3 Ocak 2009 Cumartesi

Siyah Gökyüzü, Kırmızı Yağmur



Günde 3-4 gazete, 3-4 anahaber bülteni ve haftalık birkaç tartışma programı takip eden biri olarak geçen cumartesiden beri hiçbir şey izleyemez okuyamaz oldum. Geçen cumartesiden beri gökyüzü karardı ve yağmurlar kızardı.

Herkesin beklentilerinin bile ötesinde Kutsal Kitab'ın lanetlediği kavim, kan kustu zavallı insanların üstüne. Tek suçları Gazze'de doğmak olan zavallı insanlar....

İstanbul'a yağmur her zamankinden daha hüzünlü yağarken, Gazze'ye yağmur kırmızı kan renginde yağdı. Zaten, açıkhava hapishanesinde aç, susuz ve medeniyet gereksinimlerinden mahrum yaşayanlara bir ceza da Tanrı'nın Seçilmiş Kavminden (?) geldi. Merak ediyorum, o bombaları çaresiz ve savunmasız hedeflere atarlarken zorluk çektimi bu yüce (!) insanlar.

Dünya yine hop oturdu hop kalktı. Büyük tepkiler verildi (?) ve protestolar yapıldı. Sonuç? Kaç insan daha az öldü bunun sonucunda?



Kabul edelim ya da etmeyelim bu zulümde bizimde payımız var. Biz derken; sen ben,o ve diğer tüm İsrail destekçilerinin hüküm sürdüğü başkentlerde yaşayanlar. Birey olarak bakacak olursak da, aldığımız ürünlerin büyük bir kısmının kârlarının akıttığı şirketlerden alışveriş yapmaya devam etmekle bu olaya destek oluyoruz. Biz destek olmasak, dünya üzerinde sayıları 25-30 milyon olan bu insanlar nasıl olurda her tarafı düşmanları ile çevrili bir toprak parçasında devlet kurar ve orada hayatta kalırlardı? Bana kimse emperyalistlerin oyunu falan filan hikâyeleri anlatmasın lütfen. Emperyalistler istediği herşeyi yapabilmeleri için Türklere, Araplara ve İranlılara ihtiyaç duymadı mı? Yardım edilmedi mi peki? Küçücük iktidar hesapları uğruna nelere katlanıldı? 20. yy yeterince açık olarak bu sorulara cevaplar içeriyor. Bu durum tüm Kudüs'ü kutsal sayan insanların ayıbıdır. Politik bir meselenin çok ötesinde önemlidir.

Ama ben bunları anlatacak değilim. Ben bu blogta hepkendimi anlattım ve yine öyle yapacağım...

Hayatımın tamamını bir/birkaç zillet ve zulüm görerek izleyerek geçirdim. Küçükken Afganistan/Filistin vardı. Sonra Irak/Filistin oldu. Sonra Bosna/Filistin, Sonra Bosna/Çeçenistan/Filistin, Sonra Somali/Sudan/Çeçenistan/Irak/Filistin ...

Biraz daha beklersek Anadolu'yu da bu listeye ekleyebiliriz. Tüm hayatının bunlarla geçiren birinin ruh hali nasılsa benim de halim o. Sıradan insanlar gibi haber değeri taşıyan olaylar değil bunlar benim için. Gönül bağımız olan topraklardaki insanların acılarını hissediyorum ve şunun bilincindeyim: Bugün bomba düşen topraklara sadece biz yardım edebiliriz ya da bizim öncülüğümüzdeki bir oluşum yardım edebilir ve bildiğim diğer şey biz yardım etmezsek yarın İstanbul, Ankara, İzmir'e bombalar düşerse kimse yardım etmez.

Eğer her sabah kalktığında halâ gökyüzü siyahsa ve birgün önce kan yağan o topraklardakilere yardım edememenin içindeki acısını taşıyorsan hala bir umut var demektir. Nasıl yardım edeceğimi bilmiyorum. Bu kadar kendime ve rahatıma düşkünken o insanlara nasıl yardım edebilirim? Ama bildiğim birşey var bu vicdan azabı ile yaşayamayacağım.

Şu an elimden sadece dua etmek geliyor. Bir gün ellerimden daha fazlasının gelmesini diliyorum. En azından ellerinden daha fazlası gelecek nesillerin önünün açmak istiyorum.

Unutmuyorum ki; şans eseri İstanbul'da doğdum. Ama Gazze'de, Darfour'da, Bağdat'ta da doğabilirdim. Ama bu bahsettiklerimi unutan hatta yarım yy önce kendilerine yapılanı şimdi kan kardeşlerine yapan bu zihniyeti lanetliyorum. Sadece yapanları değil, ellerinden geleni artlarına koyanları daha çok lanetliyorum. Sessiz sedasız, Ankara'da, Amman'da, Şam'da, Riyad'da,Abu Dabi'de,Doha'da oturanları kastediyorum. Lanet olsun hepinize !!!

6 yorum:

e.d dedi ki...

insan denen varlık işte yine sahnede...

yukarıdan bakıldığında nasıl komik gözüküyoruzdur bazen, anlamak aslında çok zor değil sanırım.

Aklımdan geçen herşeyi birebir okumak kendimi biraz olsun iyi hissetmemi sağladı sanırım. Birilerinin acısını anlayan birileri hala var bu ülkede. Harekete geçmek ise bir adım mesafede. Adım atılcak yer bir adım sonraki dikenli tellerin ardı bu sanırım elmizi bağlayan.

elden gelenin en iyisini yapmak , eğrisini doğrusunu sorgulamak bile bir adım aslında.

dilerim insanlar insanolduklarını hatırlar biranönce, Can alma hakkının kendilerinden olmadığının farkına varırlar biran önce. Dilerim ki ''barış'' bi toz bulutundan ibaret kalmaz insan toplulukları üzerinde.

Güllerevurgunum dedi ki...

Her toplum layıkolduğu gib yönetilir denir. Belki Filistinliler de bir şeylerin kefaretini ödüyorlar şimdi. Bazen düşünüyorum acaba pişmanlar mıdır Mehmetçiği 1. Dünya savaşında yalnız bıraktıkları için?

Ama bu yine de ödedikleri bedeli bu kadar ağır yapmalı mıydı? Tek istedikleri 1000 lerce yıldır sahip oldukları topraklarda bir devlet. Bu bile çok görülüyor ve kim tarafından???? Asıl ironi de bunu çok görenlerin binlerce yıldır vatansız olan bir toplum olması. En çok empati göstermesi gerekenler en hödükler...

Wilwarin dedi ki...

Ben artık dikkat ediyorum aldığım markalara..Bu vahşetin görüntülerinden dolayı yine çarpıntılarım başladı ya.. Allah hepsinin karşılığını tez zamanda versin.Aldıklarıma dikkat etmek dışında elimden ne gelir bilemiyorum.Dediğin gibi o ölenler biz ya da çocuklar bizim çocuklarımız olabilirlerdi.. =( Allah sabır versin ailelerine,hayattalarsa..

Damlo dedi ki...

yapacak bi şeyimiz olmalı. aynı düşüncelere ve çaresizliğe sahibiz.

zeugma dedi ki...

yapacak çok şeyimizin olduğuna inanıyorum,biz ne kadar çok empati kurarsak ve kendi üzerimizden eleştiri mekanizmasını geliştirsek o kadar ön açıcı oluruz burnumuzun dibindeki yangını görmeden ve söndürmek içinde çabamız yoksa bırakın kanemicilerini kanımızı akıtmaktan başka çare bırakılmayacak bize,monika,nın eliyle nasıl cılintonu düşürdüyse ve daha örnekler verilebilir aslında ve bunları görüpte yorumlayamıyorsak deve kuşu gibi çok şey yaptığımızı sanırız.

Güllerevurgunum dedi ki...

Beni anladığını görmek beni mutlu etti Zeugma. Yorumuna da tamamen katılıyorum.